SÜRGÜN...
Bir el sallamak kadar yakındın bana
Ayrılırken yollar bir çatalda sen o yana ben bu yana. Yana yana ama yana yana! Bindik rotasız gemilere bilinmez yollara. Sen Mersin’e ben Metris’e! Eğilde gözünün yaşından içem oy kadehim hani? Bir harap köy bıraktılar, koyunları yanmış evleri göçmüş. Mahmut’un Rıza boynunu bükmüş, bir tas su verin imdada koşmuş... Bari sen etme ey çayımızdan içen! Söğüdün dalını kamçı eyleyen vefayı evde unutan oy vicdanın hani? Bu ırmağa bir gelinin duvağı düşmüştür Bundan gayrı kırmızıyı sevmez! Al al olmuş suyun rengi oy kardeş kanı içiren Felaket günü ve susuzluk ve çığlık. Ağır ağır barut kokusu havaya işleyen. Ve o ses! Ölümü çağıran bir mermi ıslığıydı tepemde. Vuruldum alnımdan düşmedim yere! Ölmüştüm oysa mezarım hani? Susmuştur cellatlar, failler susmuş. Bize sürgün yazılmış, bize demir parmaklık. Uzun ince bir yolda cam kenarı yolculuk... Foseptik kokan bir kenar mahallede İş bulma hayalleri ve bir sevdayı eskitemeyen yıllar! Geçecekti, geçiyordu geçti... Sana gece konmuş bir evden yazıyorum. Her an yıkılabilir. Bana bir umut ver, yaşamak istiyorum umutla yaşamak. Uçurum kenarı bir hayatın yalın ayak yolcusuyum. Bana bir hayat ver yaşamak istiyorum, seninle yaşamak. Bir ellerin olsun ömrümün kelepçesi, uzat hadi ellerin hani? Aralık 2011 |
Gönülden Kutlarim dost sair'im ....
Sevgi bahçenizde harika bır siir okudum....
Duygu ve anlam ancak bu kadar etkileyici ve bu kadar akıcı islenebilirdi....
Ve ani vurucu final muhtesemdi.....
Ve Siir'in adi da kendi kadar guzel....
Tebrik ederim sair'im....
Sevgilerimle...... JANET .....