YOL...
Yürüyorum!...
Yolumun üstü, parçalanmış hayatlar müzesi!... Geçiyorum kırılmış, incinmiş hayatlardan. Her birinden bir parça alıp göğsüme. Göğsüm ümitsiz yüzler sergisi. Hangi resme baksan feryat, dokunsan çığlık olur dokunma!... Yürüyorum!... Yolumun üstü, gölüne deniz diyen şehir... Geçiyorum yıkılmış evlerden, yarılmış yollardan! Her birinden biraz acı alıp göğsüme... Göğsüm, ayaz vurmuş ağaçlar ormanı. Her ağaç bir ölümle akraba, her ölüm haberi biraz daha bükmüş dalları. Dokunma, yaprak yaprak dökülürüm. Bir ev daha yıkılacak dokunma... Yürüyorum!... Yeryüzündeki bütün acılarla akraba kalemimle. Köşede öksüz bir çocuk ağlıyor, üstüm başım perişan... Yaşamak ağlayan bir çocuğun yüzüne bir gülümseme bırakmaktır! Verecek birşeyim yok dokunma... Ceplerimi delsen düşecek birşey yok! Dokunma... -30 kasım 2011- |