DİYARBAKIR...
Diyarbakır!
Senin kadar acılı bir ana daha varmıdır bu coğrafyada? Eteklerine bu kadar kan sıçramış... Sana vicdan gözlüğüyle bakmayanlar için Toprağından fışkıran kafataslarının bir matematik işleminden farkı yoktur (19+4=?)... Kaç kere öldük Diyarbakır? Ertelenmiş yaslarla!... Senin faili mechullerin var heybende ağıtların. Benim umutlarım var barışa dair. Bir güvercindir benimkisi kanatları yolundukça daha gür çıkan. Bir acı kahvenin kırk yıl hatırı varsa, bu acıların kaç yıl hatırı vardır pas tutmamış vicdanlarda? Diyarbakır Ey Dicle’si kan ağlayan. Ceset fışkırıyor bağrından. Can can dökülüyor saçlarının siyah telleri. "Aklar" bir çare olamıyor siyahlara... Oysa kardeştiler! Karnını deştiler. Günahlar döküldü... Ne gündür Diyarbakır? Ne gün? Bir ayak ayda, bir ayak falakada! Bir eli kanda, ölüm baronlarının bir eli balda!... Ne çağdır Diyarbakır? Ne çağ kan ile bal aynı sofrada... 27-29 Aralık 2012 |