Aydınlıksızlık / Güneşin Doğuşu
Korkularımın karanlığında,
Yitik, sızmış, vazgeçmiş bedenime değdi, O altın saçlı çocuğun, titrek nefesi… “Uyan” dedi, usulca, Korkar gibi gölgesinden, “Güneşini senden çalanlara inat, Bir güneş ol” Üşüdüm ölür gibi aniden, “Ben hep buradaydım oysa” dedi, Çıktı saklandığı yerden… “Bir sen olmalı, Bir sen doğmalı” Tutup yorgun argın düşlerimden, “Ayaklanmalısın” dedi, “bir umut düşmeli hatırına”, “Bir çift göz, temiz kalmış bir gönül hatırına, Uyanmalısın, vakit de seni terk etmeden…” Yapraklarım dökülmüş dedim, Döndü masumane aynama, “Terk etmedi ya seni düşlerin” Ben bu dünyadan yoruldum dedim, Rüzgar gibi asi bakışları değdi gözlerime, “Bir umut daha var demektir, hala açıksa eğer gözlerin” Artık her şey için çok geç dedim, Sustu, gözleri doldu, Kimsesiz yüzü, boğazıma düğümlenmiş bir hıçkırık oldu, “Elbet bir yarını olacaktır” dedi, “dünlerin”… “Uyanmalısın” dedi… Uyandım içimde o altın saçlı çocuğun boşluğuyla, Güneş gülümsedi aniden gözlerime, Karanlıkta kaybolmuştu gülüşlerim, buldum… Anladım ki, hepi topu yirmi üç nefeslik bir yolda, Varisi olmayan düşler büyütmek, Sırrına maskeler saklanmış bir ana gülümseyebilmek için, Gömüp renklerimi karanlığa, solmuşum… Benim olmayan bir el, bir beden içinde, İçimde ki güneşten olmuşum… 011 / Kelkit |