DAHA AÇILIR BU KALEM
Gün kan rengi doğar ufukta.
Henüz mahzende tomurcuklanan, Ayın bir yüzü. Namlunun ucunda kan gülleridir açan. Dört parmak kar altında. Hüzünlü bir gülümsemedir kalan. Beyazlaşan dudaklarımda…. Loş ışıkların süzüldüğü. Daracık çürük penceremden. Özgürlüğe koşmaktadır hayat. Dolu-dizgin ve dünyaya küskün. Sisten örülmüş bir avuç denizi çiseler. Zühre yıldızı doğuyorken avuçlarıma… Yeniden güneş panayırı kurulur. Hasret harmanı çiçekler açar yanaklarımda. Ve yeniden kan gülleri dökülür mısralarıma. Bir güvercin kanat çırpar, Bir üveyik dalından düşer. Bir ceylan acıyla yumar gözlerini. Ve daha açılır bu kalem…. Gün kan rengi batmayacak ufukta. Gün gelir samanyolundan bakar yeryüzüne. Lacivert kadife gecelerden damlayan. Yarınların aydınlığını vurur yüzüne. Korkunç bir ıssızlığın hakim olduğu çöllerde. Amansız kör kuyudaki Yusuf’un derinden seslenişine. Pür dikkat kesilir, bir cevap verir belki de… Uçsuz bucaksız ummanların. Üzerindeki gerçeklere doğru. Uçan bir göçmen kuş olur belki. Ufukların mavi derinliklerinde… Bir göz uçarak bağdaş kurar. Sevdanın engin denizlerine… Ve belki de geleceğimize açılan Gök kuşağımızın resmini çizer. Ufkumuzda tüllenen, güzellikler iklimine…. Mehmet DALKANAT |
saygımla