Kokulu Pamuk Şekeri
hâlâ mırıldanıyor ahengi bozuk repliği
sevmiyordu hani şarkı söylemeyi! günün ilk ışıklarını beklerken kızgın sözlerle geceyi yerer akasya kokulu sokakları özler çocuk vakur geçmişin izleri efil ve safsata... elindeki fırçayı gökyüzüne tutup emanet gülüşler çizerek çekingenliğine inat, inanarak büyük düşlere misafir olup akasya kokulu havaya sarılmak ister çocuk haylaz masal gemisinde başdümenci olmak keltepenin zirvesine çıkıp gözlerine değen uçurtmaları kovalayarak nar tadında taze nohut yiyerek akşam treninin bir vagonuna atlayıp akasya kokulu yollarda çoğalmak ister lehçesinde saklar umutlarını pamuk şekerlerini eritip akasya kokulu şehirde ölmek ister ışığı sıkıcı lambanın altında parlayan kırılmış bilyelerin ne suçu vardı! f.h |
Çok güzeldi , yüreğine sağlık bogazın kıyısından slm ,