BİR ZAMANLAR
Âdetâ savaş açtı, bu milletin özüne
Şer güçleri tutular, bize yaban olanlar. Hiç riâyet etmedi, “bezm-i elest” sözüne Hakka bâtıl kattılar, bize yaban olanlar. Halkı ile araya, çektiler kalın perde Ne zulümler yaptılar, hem topluma hem ferde Bülbülleri hapsedip, o yüksek tepelerde Karga gibi öttüler, bize yaban olanlar. Tahammül edemedi, uzanan dallarıma Hakka yürürler diye, set çekti yollarıma Resmi kurumlarınca, tüm kutsallarıma Her fırsatta çattılar, bize yaban olanlar. Siz aldınız milletin, biliniz ki âhını Duymadınız bir vakit, feryâdını, vâhını Birden bire kapladı, ülkenin tüm sathını Mantar gibi bittiler, bize yaban olanlar. Yasakladı örtüyü, sokaktaki kadına İnanmayın siz onun, ne sözüne, vâ’dına Güvenince kof olan, olmayan o yâdına Her gün daha battılar, bize yaban olanlar. O dönen dolapları, belki de bilir diye Kim mert ise sindirdi, belki öç alır diye “Neyli; neyliye güler!”, belki iz kalır diye Bize çamur attılar, bize yaban olanlar. Neleri götürdüler, bir bilseniz neleri Her vurgunda o kadar, gittiler ki ileri Bir bahâne uydurup, hörgüçlü develeri Hamuduyla yuttular, bize yaban olanlar. Lüks içinde yaşadı, bizi bıraktı yaya Sanki biz engel olduk, onlar gitti de aya Güyâ kendisi “aydın”, mümin “gerici” diye Çağ dışına ittiler, bize yaban olanlar. Onlar için mâverâ, uzaktan da ıraktı Onca kan ve gözyaşı, belki de boşa aktı “Sırat-ı müstakim”i, “orta yol”u bıraktı Sağa/sola gittiler, bize yaban olanlar. Resmi toplantılarda, her içkiyi içtirdi Her kim ki karşı gelse, ona kefen biçtirdi A dan Z ye ne varsa, her şeyi değiştirdi Neleeer, neler ettiler, bize yaban olanlar…!!! 16/12/’11 Hanifi KARA |
Her vurgunda o kadar, gittiler ki ileri
Bir bahâne uydurup, hörgüçlü develeri
Hamuduyla yuttular, bize yaban olanlar.
ellerinden gelse ruhllarımıza kement vuracaklardı,ama Allah onlara fırsat vermedi.tıpkı zulm ile abad olanın sonu hüsran olur misali..