KybeleÜryandı insancıklar Dağ üryandı Ova ve güneş ağladı Elleri kilitlendi sana bakanların Dilleri sürgü çekti gözlerine Kybele Gölgende yeşerdi sevda tohumları Zamanla yarenlik ettin Yüreğinde tutku Heyecan gözlerinde Yıldırımları çektin üstüne parladı gece Azgın dalgalar kabardı içinde Kybele Bereket pınarısın Munzur da İda da yayla Spil de sevda Gayya kuyusundan süzüldü rüzgar dokundu saçlarına sildi alnından teri En derinden bir mavi yüreğinde şelalaye döndü Güvercin kanadı sevdalar gibi Öylesine suskun Öylesine yeğin Öylesine derin çoğalttın ki aşkı içinde Seni tanıdı aşk Bir başkalık var sende Kybele Başı döndü sabahların Kamaştı gözleri sıcak nefesinle Güneş renginden utandı Duruşun Anadolu bereketi Kirpiğinde hapsettiğin rengi Belkıs bahçelerine gökkuşağı serdi Ürkek kelebekler misali Soldu Babil’in asma çiçekleri Kurudu Salkım saçak Dayadın sırtını yeşil vadiye Ayakların eflatun sularda Süzüldü konuşan hayallerin Aktı aşkın kutsallığına Efsunlu koza Yıldızlar ülkesinde düşlerin Aydınlık gözlerin gece yolculuğunda Yüreğinin en kuytu köşesine gizledin Sevda çığlıklarını Mazi zincirler zamanı Kybele Kendine bile uzak durur aşk Sus bir süre Dinlensin kelimeler Sen ki bereket anası Aşk tanrıçası Düşürürken gölgeni dalga dalga toprağa Aşkın teni sen kokar Aşk sen olursun Milyon yıllık Anadolu da Tüm güzelliğinle gökten bir yıldız seç En sönük olanı bile yeter sana Bugün de Yarın da Engin gönlün ve efkarınla Yüreğim kadar yakın olacaksın bana Kybele... |