BUDAK
dövülmüş bir demirim
şimdilerde ateşle oynarken yaratıyorum aynı zamanda kendimi anıları tav edip yatarken kucağına dalıyorum özlemden yanıp kavrulmuş bedenimle aşka işte o zaman çelikleniyorum ihanetin soğuğuyla atölyeden yanlışlıkla atılmış bir tahta parçası kalbim kapatmak için içimdeki çatlakları çıkıyorum bazen yolculuklara daha da çatlayıp dönüyorum sonra herkesin bildiği bu limana yani diğer kalasların arasına hiçbir şey kurtaramaz zannederdim aşktan beni bir oduncunun baltasından başka yanılmışım yeşeriyorum her geçen gün ve daha da çok seviyorum budaklarımı bundan sonra gereksinmem olmayacak sahiden ya da keresteden bana sunulan bir aşka boynumdaki tarçın kokusu nasıl olsa şifa olur sanrılarıma jir-fhrn |