HEYHAT
Oyuncaklarımız vardı iplikten ve tahtadan
Evlerimiz vardı taştan kerpiçten ve ağaçtan Sıcaklığı vardı insanın uzaktan ve yakından Nağmeleri dinliyorduk iştiyakla kulaktan Ne bahçeli evleri bıraktılar ne köylerimi Bir garip yolcu gibi döverim dizlerimi Geçmişi sildiler kaybettim atamın izlerini Şimdi bir darbı mesel, izlerim filmlerini Neden hep böyle bahçeli evlerimiz yıkılıyor İnsanlar mahpus olmuş, dairelere tıkılıyor Saltanatlar yerinde, yine de herkes sıkılıyor Mezara sığacaklar! Bu gün dünyaya sığmıyor Rüzgârlar eserken ağaçların hışıltıları vardı Kelebekler uçarken çiçeklerde parıltıları vardı İnsanlarımız şendi gözlerinde ışıltıları vardı Çocuklarımızda coşku sanki her gün bahardı Artık ne bağlarımız kaldı, ne bahçelerimiz var Tanrılaşmış insanlar, ölümsüz eserlerimiz var Herkes kendine buyruk isyan eden çocuklarız var Kıyamete yolculuk, duyulmayan feryatlarımız var Mustafa CEYHUN |