YOL... Fırtınalı Bir Ruhun Resmi!
Bu gidişler ömürden alır.
Bu sevmeler ağır gelir gam yüklü yüreklere. Sol yanım yaşamak sızısı. Ellerim ekmek kavgasından nasırlı. Bu gitmeler insanı çarpar böler eksiltir! Yangın yeri bir evde kül ve beton yığını, iç karartan manzara... Yitik bir ben kaldım geriye. Gidenler hep acı bıraktı. Payıma düşen odama dolan ışık kadar yalnızlık. Bu sancılı geceler insanı boğar, sıkar, acıtır. Bu gitmeler insanı gram gram azaltır... Fırtınalı bir ruhun, parçalı bulutlu resmiyim! Beni yeniden çiz,vefalı ellerinle. Sakin bir denizde ala’mavi bir gemi. Ve maviye yolculuk... Sol yanım kırsal kesim çocuğu, Öp hadi kirli yüzümden, yaralarımdan! Öpüşlerin derin yaraların merhemi, ben derinden yaralı. Öpüşlerin öksüz bir çocuğa bayram şekeri Ve anne eli sıcaklığı irkilmiş bir tende... Dokunma demiştim dokun! Tam da şimdi, işte şimdi düşmüşken, Ümitsizken tut elimi yolculuk devam etsin... Yürüyorum, yürüyoruz... Yolumuzun üstü paramparça yürekler, kanayan yaralar. Sen doktor oluyorsun, ben ağlama duvarı! Analar başını koyup ağlasın diye çökmüştü bu omuzlar bırak ağlasın. Her gözyaşı bir mermi, her damla ömür törpüsü. Ömrüm kısalır da kısalır... Sen gül ama!... Sen gül ki ömrüm uzasın. Sen gül ama!... Sen gül ki yolum uzasın... Aralık 2011 |