Saklı Çivihayat üvey ve batırdıkça batırıyor tırnağını nabzımın şakağına ölmese(k) bâri ! göz bebeğimin el değmemiş sularında yıkar hüznün kirini bitâp düşmüş bedenimi yataksız uykulara taşır sessizce boşluğun doldurduğu kıyıları eşeleyen bir sandaldı sanki ömür tek kullanımlık küreği ile dibe vurmuş bir dalganın aynasında birleşir gökle mavi umman açıklarını kapatır , âsi bir bulut gölgeleri ezer ayak altındadır izleri tenime ayazı vuruyor karton gülüşleri çiziliyor bakışlarıma yuvasından çıkan sözlerin ayaklarından toplanırken hakîkât gusleder yalnızlık ey gürültüsüne sağır olduğum ey dağlarında yankısız çığlıkları giyindiğim ruhum eşgâlini doldurdu kalan doğruyla sen yine de d/uyma siyah boşuna yıkanmış yağmur boşuna kurutulmuş gibi semâda keşke diyebilseydim aşkın sarhoş dudağına değen günâh misâli üşüdüğümü keşke çözebilseydim yüreğimdeki o kör düğümü aklımın çivisi çıktı artık sağılsın karanlıktan yas/aklar
kör bakayım ki geceye hâlâ alışamadım gidişine ama T Ö V B E . . . ! 20/11/2011 11;11 eMİNE |