Sessizliğin sürgünüFırtınalar karşısında eğilmiş çimenler gibi Uzun beyaz eteklerinin altında çıplak ayakları Islak kumların üstünde başı omuzlarına düşmüş bir kadın Akşamın alacakaranlığında yürüyordu Kim bilir kaçıncı kez sızlarken kan çanağı gözleri Çiğnenmiş duygularına aldırmadan Saçlarını savuran rüzgârlara fısıldayarak Yalancı varlığın adını sulara bırakıyordu Nasıl yürüdüğünü bilmeden ilerlerken Bütünleşiyordu bedeni dalgaların seslerinde Uzatıyordu ellerini köhne bir kayığa özlemle sarılırcasına Yüreğinden taşan gözyaşlarını kucaklıyordu yanakları Hiç kimse kimseyi bilemezdi yitik sevdanın acısında Ne zordur ki! Sükûneti korumak kalbinin kanasında Geceye dökülüyordu ürkek bir kadının dudaklarından Hasret kokusu sinmiş anıların eskimediği kumsala Unutamadım seni ben mahkûmum bu limana… Ümmühan YILDIZ |