Sil Baştan Sevmeler Sergisi
Vebalim ve ben
Bir de dipsiz mumlarımız Ve İbriğimden akarken rüyalarımın şırası kabul, tuhaf bir prolog... Kulaksız bir yüklem Sanki hiç yüklenmemiş gibi Bir cümlemin cefasını Bindik bakalım Tüylü tüylü dalgalı Kuğudan bir yelkenliye tabii ki savuran rüzgarın elleri değil ellerindeki nasırlar elbette İrtifa kaybetmemeye uğraşırken kalbim Kalabalık bahçelerdeki yalnızlık otları Çizmeden çizmeden benleri kemikleşmiş et benlerimi can hıraş Yürüme kipinde bir arzu gibi Her adımımda Her adımda adımlarımın yeni kaldırılmış enkazında "git!" demelerin çığlığında Bir yaklaş sözcüğü daha Eriyip giderken arkamda Aklaşır mıyız yaklaşırken diye Bu gezegen Beni sevmelerden kovmadan Az evvel zaman içinde Ahlaksız bir masal kadar dışlanmış İçimdeki patavatsız palyaço Üç efsun çeviriyor elleriyle İki bakarlar da Çıkar mı bir günah diye Numaradan hani Fukara bir jonglörlük Peki tamam potin diyelim Kemalettin Tuğcu’nun ruhuna Az ağlatmadı beni salçalı ekmek yerken ama Olsun Ondan öğrendik üvey sözcüğünü Sonra bir daha da kopamadık Üvey hallerimizden Hah geldim işte Göçmen hatırlamalar sokağı No SUS / A A dan mı başlayacağız yine G de , R de , İ’ de ne emeklerim vardı oysa Yapacak bir şey yok Yeniden öğreneceğiz emeklemeyi Sar oradan taze bir kundak usta İyisinden olsun Ne de olsa Bir kez daha geldik Sil baştan sevmeler sergisine Oktay Coşar |
di'li geçmiş zamana kırbacını indirirken düşlerim
silgisini tükenmez kalemler cehenneminde kaybediyor genzim!
ne o!
yine mi fukara bir gece bekçisi gerçekleriniz...
tebriklerrr....