Okuduğunuz
şiir
6.8.2011 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Kök
I
Tek kişilik bilet aldım içime yolculuk yapmaya Yüzümün yüzünü görmeye Yüzümün yüzsüzlüğünü görmeye İçimin yüzünü görmeye Görebildiklerimin içini yüzmeye.
II
Tabii ki aşk taraflıdır, tabii ki acıdan yana taraftır, tabii ki yine kaybolacak bir buluttur, ardında yağmurları bilen bilir sadece, ardındaki çakacak şimşeği ve tabii ki güneşi de.
Yani asıl olan, toprak kaymasını önlemek için yamaca bol bol umut ekmektir, toprağın köklerini güçlendirmek için, yani içimizdeki erozyonları ihanetlerin en az oranda tetiklemesi için...
Çünkü hepimiz biliyoruz ki , öyle ya da böyle, doğa herkese en az bir defa ihanet hakkı sunmuştur, yaşayalım da, yine gerçek olanın aslında kendi kendine gülümseyen bir çiçek olduğunu anlayalım diye... Kökü başka bir çiçekle karışsın ya da karışmasın, kök tektir. Kök biziz...
III
Yay’ından utanan ok, Yine de üzülmez mi, Fırlatılırken bir elmanın çürüksüz kalbine.
Cümlesinden utanan bir sözcük, Yine de üzülmez mi, Bir intihar mektubunun öznesiyken.
Ya ormanından utanan ağaç? Ya bedeninden utanan yürek ? Ya da bu nasıl bir kibirdir ki utanç kelimesi böylesine işler deriye.
Oysa bilir herkes; Taş olmazsa toz, Toz olmazsa da taş olmaz.
Oysa bilir herkes; Karanlığın midesini yardın mı içinden aydınlık çıkar.
İşte o yüzdendir ki; Mutsuzluk, mutluluğun içindeki çaresiz cenindir, Umutsuzluğun gürültüsüyle uyanan.
İşte o yüzden, Ne göz bakışlarından utanmalıdır, Ne kulak duyduklarından, Ne düş yaşadıklarından, Ne de aşk sevdiklerinden...
IV
Umutsuzluktan duygularım çatlamış, çorak bir rüyada ne yetişir ki hiçten başka...
Yani biraz huzur yetmezliği işte teşhis. İç kanama anılarda başlıyor, gitmek istemediğim derin bir kuyuda birikiyor umarsızca.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Zaman, zaman her insanın bu yolculuğa ihtiyacı var ve de çıkıyoruz. Ama bir çoğumuz bu yolculukta rastladıklarımızı ya anlatamayız, ya da anlatmaktan kaçınırız. Siz çok güzel, içten anlatmışsınız.. Kutluyorum üsdat!
Oktay, şiirini birilerinin beğenip beğenmeyeceği kaygısını gütmeden, hem noktayı hem virgülü hatta üst üste olanlarını da istediğin gibi kullanarak, bazı dizelerin oldukça uzun olmasının, bazılarının da kısa omasının kararını içindeki şiir anlayışına göre verdiğin için seni kutluyorum. Hakketiği yerdesin, umuyorum senin gibi yazanlar daha ön plana çıkarlar zamanla. Çünkü bu tip şiirlerin daha çok okunması kanısındayım.
Hem şiir şiir olacak hem yazan kişilikli olacak. Şiir en çok insanı arındırmaya yarar nefretten, kinden, hasedden ve iki yüzlülükten.
Felsefi derinliğe sahip, yaratıcı kalem...İçinin derinlerinden yüzeye çağıl çağıl akan bir ırmak...Güçlü bir nesir diline sahip söz ustası değerli şairi güne düşen dizeleriyle kutluyorum. Dostça...
merhaba... elbette, anlıyorum saygıdeğer dost...Ne ben böyle taltiflerle şımaracak biriyim ne de siz içi boş beylik laflar edecek biri...İnceliğinize teşekkür ederim. Ancak şunu hemen belirtmeliyim ; dizeler arasında açık görünürken giz olan anlamlar, derin felsefi söylemler, iç içe geçirilmiş zaman zaman cinas sanatıyla renklendirilmiş yalın anlatım şekli beni cezbetti. Bu kalemde iş var, derinlik var, gelecek var diyorum. Bu kalem, isterse ne kurgularla muhteşem nesir yazılar yazarak ya da; şiire kendi özgün ancak farklı çizgisini kazandırarak katkuılarda bulunabilir! Ben oldukça etkilendim derinliğinizden! Böyle bir kalemi yerin dibine batırmak değil, omuza alarak katkılarımızla yükseltmek gerekir diye düşünüyorum! Eleştiriler sizi size, kaleminize küskün etmesin! Bilâkis daha aydınlık bir görüş mesafesiyle önünüzü görmenizde kılavuz olmalı, olur mu can? Yani, motivasyon daima pozitif...Saygı ve dostlukla...
Etkili yorum seçmemdeki sebep, hakkımda yüreğimi şımartan sözler söylediğiniz için değil. Asıl sebep, benim kendimi nesirde daha iyi gördüğümü düşünmem ve sizin de bunu keşfetmiş olmanız. Teşekkür ederim...
merhaba... elbette, anlıyorum saygıdeğer dost...Ne ben böyle taltiflerle şımaracak biriyim ne de siz içi boş beylik laflar edecek biri...İnceliğinize teşekkür ederim. Ancak şunu hemen belirtmeliyim ; dizeler arasında açık görünürken giz olan anlamlar, derin felsefi söylemler, iç içe geçirilmiş zaman zaman cinas sanatıyla renklendirilmiş yalın anlatım şekli beni cezbetti. Bu kalemde iş var, derinlik var, gelecek var diyorum. Bu kalem, isterse ne kurgularla muhteşem nesir yazılar yazarak ya da; şiire kendi özgün ancak farklı çizgisini kazandırarak katkuılarda bulunabilir! Ben oldukça etkilendim derinliğinizden! Böyle bir kalemi yerin dibine batırmak değil, omuza alarak katkılarımızla yükseltmek gerekir diye düşünüyorum! Eleştiriler sizi size, kaleminize küskün etmesin! Bilâkis daha aydınlık bir görüş mesafesiyle önünüzü görmenizde kılavuz olmalı, olur mu can? Yani, motivasyon daima pozitif...Saygı ve dostlukla...
Etkili yorum seçmemdeki sebep, hakkımda yüreğimi şımartan sözler söylediğiniz için değil. Asıl sebep, benim kendimi nesirde daha iyi gördüğümü düşünmem ve sizin de bunu keşfetmiş olmanız. Teşekkür ederim...
ben kendimi içindebulduğum şiire şiir derim,buda onlardan biri,öylesine zarif anlatılmışki içsel yüzleşme kimin umurunda imgeler v.s ler...yürekten kutlarım hakettiği yerde
*Şiirin eğitimi yoktur, şiir öğretim kurumları varsa da;
(-ki toplumun bazı kesimleri tarafından şair kabul edilen bir takım kimselerin, sanal ortamlarda reklam yaparak aylık ödemeler karşılığında şiir eğitimi verdiklerini görüyorum !)
kuramsız, poetikasız fakat amaçlı capital sisteme dayalı merkezlerdir oralar !.
Bu arada merhaba sn Coşar
Siteye az önce girebildim ve sevgili Metin Akdeniz'in benimde fikir belirttiğim düşüncelerinin altında eleştiri yapan bir başka üyeye verdiğiniz yanıt dikkatimi çekti.
İfade ettiğiniz üzere -de -da eklerini öğretme çabanız ise çok vahim !. Bu ekleri şiirde kullanmak için parafın, dizenin, şiirin özgül ağırlığını ve duygu, tarif, işaret etme biçimlerini dikkate almak gerekli demek istiyorum
*Burada bir ülkedeyim, yorgun * Bura da ben gibi sessiz
Tavrı ile belirtmek istiyorum ve şimdi bir türkçe öğretmeni gelsin ve bana -bura- zaten bulunma biçimidir ve -da ek olacak ve bitişik yazılmalıydı desin ve bende analiz konusu başlatayım şiirler ve ekler hakkında !.
Sanırım şiir eleştirisi yaparken aklımızdan çıkarmamız gereken bir fikir olarak düşündüğüm ''sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı'' yı dikkate alarak görece kavramının sözel bir kelime olmadığını kabul etmeliyiz, ve bir şiire yapılan eleştiriye muhalefet olmak adına şiiri korumak yerine şiirden aldığımızı veren eylemlerde bulunmalıyız !
Şiiriniz hakkındaki fikrim ise; çok önemli bir detaya takıldığım için şiirinizi beğenmedim !.
Çünkü bir şiir ister serbest nazım olsun, isterse hece, eğer bir şiirin içinde kendi başına anlamsızlık yaratan, şiiri gölgeleyen paraf, dize, kelime varsa eğer; muhteşem duygulara, müthiş bir anlatım gücü ile harika bir konuya değinse dahi o şiir, benim için bu karmaşa sebebiyle dibe vurduğu anlamına gelir (!) ve bu benim kişisel düşüncemdir ki her şiirin kişisel bir eylemden yola çıkılarak yazılıp topluma dahil edilmek istendiği gibi !.
Neden beğenmediğimi belirteyim ve siz, benim için ''içindeki anlamsızlığa'' ister imge deyin ya da ne demek isterseniz onu deyin ama benim fikrim şiirinizdeki anlamsızlık hakkında sabittir ki o da şudur;
Toprak kayması, erozyon ve benzeri doğa olaylarını şiirde istediğiniz gibi kişiselleştirebilir ve ifade edebilirsiniz ama mantık unsurlarını redderek bu olaylara kendi bakışaçınızla yanlış çözümler veren eylemlerde bulunamazsınız, bulunsanız da onu hata olmaktan çıkaramazsınız,
'' toprak kayması, yamaçtan değil, zeminden kaynaklanır sevgili Coşar ve toprağın kökü olmaz ve yıkımı önlemek çatıdan değil temelden başlar !.
Şimdi siz ister hayal dünyası deyin, isterseniz benim bilmediğim bir coğrafya'dan bahsedin ama alttaki bölümü gözden iyi geçirin..
-Yani asıl olan, toprak kaymasını önlemek için yamaca bol bol umut ekmektir, toprağın köklerini güçlendirmek için, yani içimizdeki erozyonları ihanetlerin en az oranda tetiklemesi için...-
Eyvallah
Devin Karaca tarafından 8/7/2011 2:31:41 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Serhat tabii ki abartılı olabilir söylediğim ya da ne bileyim sabit fikrim dediğim için geriye de dönemem ama yine de savunuyorum çok büyük bir hata toprak kaymasını önlemek için toprağın tepesine ağır kütleler, hayaller, vs. ekmek..
Hani şair olsaydım belki pek zorlanmazdım anlamak adına ama en az da olsa türkçem bana yetiyordu alttaki bölümü okuyana kadar !
Cümlesinden utanan bir sözcük, Yine de üzülmez mi, Bir intihar mektubunun öznesiyken.
Ve gerçekten yoruldum şiiri okurken, bu yüzden uyumam gerek..
değerli dostlar burada hiçbirimizin amacı kaos yaratmak değil buna eminim. ama bildiğim şeylerden biri şudur ki; şiir eğitimle ortaya konan bir olgu değildir.
karacaoğlan aşık veysel ve bir sürü ozanımız bizim kadar eğitim almadılar zannımca!
bir yürek söylemine en iyi kisveyi uydurmaktır sanatın ve sanatçının işi. aşık veysel bunları okuyamazdı bile ama hangimiz deriz ki; ''hadi ordan sen nasıl şairsin!'' ne anlarsın.
lütfen anladığımızı sandığımız kadar '' anlamaya çalışalım biraz da!'' erdem budur çünkü insan olana.
Serhat'cığım elini omzumda hissediyorum; teşekkür ederim. Ama Devin'in, tek katıldığım sözcüğü, "beğenmedim" oldu. Beğenmeyebilir pek tabii, bu onun en doğal, asıl hakkıdır. Haklı olarak bir gerekçesi var : "ben bir şiirde bir nokta duygularımı gölgelemişse, şiir benim için dibe vurur" diyor. Madem böyle bir kuram oluşturmuş kendi ideasında, haklı olarak bana da saygı duymak düşer.
kıymetli arkadaşım hele bir başka dostun penceresinden seslenmek arzım değildir ama inan sana bir tebessüm eşiliğinde 'eh yani' diyorum.
Biliyorum sen şiir için eğrilip yamulmazsın ama bu kadar da bir bakış açısına terslik ki; o da senin kendi içsel kavramındır saygıyı hak eder, ama sırf ona istinaden şiiri beğenmemek ne ile açıklanır...
Cumartesiyi Pazara bağlayan geceleri seviyorum. Gece keyfi yapıyorum derinden : ) Gerçekten zaman ayırmışsınız. Çok teşekkürler. Anlayabildiğim ve anlayamadığım bir çok şey yazmışsınız. Ama ben bugün polemik hakkımı kullandım. Belki daha sonra. Çünkü ne yazsam polemiğe girecek. Çünkü beni polemiğe sokacak cümleler katmışsınız eleştirinize. Örnek mi : "İfade ettiğiniz üzere -de -da eklerini öğretme çabanız ise çok vahim !." Benim böyle bir çabam olmadı. Olmaz da. Ben öğretmen değilim.
Ama genel olarak fikirlerinize katılmasam da, başta da söylediğim gibi zaman ayırıp, emek verip uzunca bir şeyler söylemişsiniz.
Çok teşekkür ederim...
Hatta size bir sır da vereyim aklımdayken. Ben bu dizeleri şiir olsunlar diye yazmadım...
Sevgili Serhat tabii ki abartılı olabilir söylediğim ya da ne bileyim sabit fikrim dediğim için geriye de dönemem ama yine de savunuyorum çok büyük bir hata toprak kaymasını önlemek için toprağın tepesine ağır kütleler, hayaller, vs. ekmek..
Hani şair olsaydım belki pek zorlanmazdım anlamak adına ama en az da olsa türkçem bana yetiyordu alttaki bölümü okuyana kadar !
Cümlesinden utanan bir sözcük, Yine de üzülmez mi, Bir intihar mektubunun öznesiyken.
Ve gerçekten yoruldum şiiri okurken, bu yüzden uyumam gerek..
değerli dostlar burada hiçbirimizin amacı kaos yaratmak değil buna eminim. ama bildiğim şeylerden biri şudur ki; şiir eğitimle ortaya konan bir olgu değildir.
karacaoğlan aşık veysel ve bir sürü ozanımız bizim kadar eğitim almadılar zannımca!
bir yürek söylemine en iyi kisveyi uydurmaktır sanatın ve sanatçının işi. aşık veysel bunları okuyamazdı bile ama hangimiz deriz ki; ''hadi ordan sen nasıl şairsin!'' ne anlarsın.
lütfen anladığımızı sandığımız kadar '' anlamaya çalışalım biraz da!'' erdem budur çünkü insan olana.
Serhat'cığım elini omzumda hissediyorum; teşekkür ederim. Ama Devin'in, tek katıldığım sözcüğü, "beğenmedim" oldu. Beğenmeyebilir pek tabii, bu onun en doğal, asıl hakkıdır. Haklı olarak bir gerekçesi var : "ben bir şiirde bir nokta duygularımı gölgelemişse, şiir benim için dibe vurur" diyor. Madem böyle bir kuram oluşturmuş kendi ideasında, haklı olarak bana da saygı duymak düşer.
kıymetli arkadaşım hele bir başka dostun penceresinden seslenmek arzım değildir ama inan sana bir tebessüm eşiliğinde 'eh yani' diyorum.
Biliyorum sen şiir için eğrilip yamulmazsın ama bu kadar da bir bakış açısına terslik ki; o da senin kendi içsel kavramındır saygıyı hak eder, ama sırf ona istinaden şiiri beğenmemek ne ile açıklanır...
Cumartesiyi Pazara bağlayan geceleri seviyorum. Gece keyfi yapıyorum derinden : ) Gerçekten zaman ayırmışsınız. Çok teşekkürler. Anlayabildiğim ve anlayamadığım bir çok şey yazmışsınız. Ama ben bugün polemik hakkımı kullandım. Belki daha sonra. Çünkü ne yazsam polemiğe girecek. Çünkü beni polemiğe sokacak cümleler katmışsınız eleştirinize. Örnek mi : "İfade ettiğiniz üzere -de -da eklerini öğretme çabanız ise çok vahim !." Benim böyle bir çabam olmadı. Olmaz da. Ben öğretmen değilim.
Ama genel olarak fikirlerinize katılmasam da, başta da söylediğim gibi zaman ayırıp, emek verip uzunca bir şeyler söylemişsiniz.
Çok teşekkür ederim...
Hatta size bir sır da vereyim aklımdayken. Ben bu dizeleri şiir olsunlar diye yazmadım...
Tekrarlanan sözcüklerdeki ünlüler ahenk unsuru sayılan asonans olmaktan çıkar,bir kakofoni olarak sesi ve armoniyi bozar;burada şairin yaptığı acemilik de bu.Hoş sonraki dizeler de aynı minval üzre devam ediyor ya.
Felsefeye ilişkin görüşleriniz varsa bunları düzyazıyla anlatmak daha doğrudur ; zira şiirde musuki yoksa felsefik söylem aforizmaya dönüşür, o zaman da şiir olmaktan çıkar.(Esasında slogancı şiirde de durum budur.Örn.Nazım'ın en güzel şiirleri politik şiirleri değil,insani duyarlıkları dile getirdiği özel hayatına ilişkin şiirleridir.)
Aslında Oktay Bey'de şairlik kumaşı var ; ama bence Hasan Hüseyin Korkmazgil'i çok okumuş ve etkisinde kalmış.O rahmetli severdi aşamalı betimlemeleri.
Güzel şiir güzel.
Kutluyorum şairi.
Binboğalı tarafından 8/7/2011 2:37:01 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yapısı gereği şiirde bir dize ya bir cümledir ya da alt dizelerde tamamlanacak olan bir cümlenin parçasıdır. Bir cümle olması halinde dize sonuna virgül değil nokta konulur. Ki bu da şiirin görselliği, estetiği ve anlatım kaygısı bakımından illa gerekmez.
Ustaların noktalama işareti kullanmadan yazdığı pek çok güzel şiir olduğunu hatırlayın. Bir cümlenin parçası olması halinde ise her dizenin sonuna virgül koymak, bir yandan anlamı karmaşıklaştırır, söylemi zayıflatır, bir yandan da görselliği içinden çıkılmaz hale getirir.
Eğer şiirde bölünmüş bir cümleden oluşan birden çok dize varsa, anlamı zayıflatmamak, söylem kaybının önüne geçmek amacıyla virgül kullanılabilir. Ama "bu dize bitti, cümle bitmedi, alt dize ya da dizelerde sürüyor" mantığıyla her dize sonuna virgül koyarsanız estetiktek, içerikten ve okuma kolaylığından ödün vermiş olursunuz.
//
Ya ormanından utanan ağaç? (doğru) soru işareti kullanımı Ya bedeninden utanan yürek ? (yanlış) soru işareti kullanımı
//
Kök: Dağların yeryüzünü sabitlemesi gibi İnsanoğlunun varoluş umudunu ayakta tutan birisi de aşk'ın kalbe kök salmasıdır.
evet sevgili arkadaşım, sizi sitede ilk okuduğumdan beri farklı br üslübunuz olduğu ve oldukça güzel ve değer addeden eserleriniz olduğunu anlamıştım. ki; herbiri ayrı güzel ve değişik eserlerinizi zevkle okuyoruz...
şiir yapınızda ve anlağınızdaki mana ağırlıklı ama şiirselliği de hiç düşmeyen bir tarzınız var. ve biraz uzun cümleler kullandığınız için de eleştiri alabilirsiniz. ama çok eminim ki bunlara kulak asmayacaksınız. bir sanatçı bir şair kendi ruh dünyasının izlerini yazar -yaratır. ve iyi sanatçılar da genelde kend neslince pek anlaşılmazlar! ortalama bir 30-40 yıl sonra br sonraki nesil verir hakkını. zamana ve kendine ait olmasa da bulunduğu toplumun doğrularına alışkanlıklarına yazanlar ise ayakta kalmaz bildiğim kadar.
Tek kişilik bilet aldım içime yolculuk yapmaya**** Yüzümün yüzünü görmeye Yüzümün yüzsüzlüğünü görmeye İçimin yüzünü görmeye Görebildiklerimin içini yüzmeye.
ilk göze çarpan Y ve Ü ile yapılmış gayet güzel ses oyunları **** sonra bunların sadece yerine yamanmış kelimeler olmadığı gerçeği. ki; matruşka bebekler gibi bir birinin içine saklanmış ''içsel ayna'' dökümlemesi... kesinlikle sadece bu bölüm bile sayfalarca yorum ve alkış hakeder zannımca.
Yani asıl olan, **** toprak kaymasını önlemek için yamaca bol bol umut ekmektir, toprağın köklerini güçlendirmek için, yani içimizdeki erozyonları ihanetlerin en az oranda tetiklemesi için...
kayıplara doğru yansıyan bir çıkış haritası...
yalnız ufak bir şey desem, al alta iki dizede kullanılan ''için'' kelimesi ahengi ve ritmi bozmuş . ama ''içimizdeki erozyonların ihanetleri en az oranda tetikleme'' sağlam replik...
ve bir tabloid dizgisi muuazzam bir replik ki bence tüm şiirdeki en iyisi...
Oysa bilir herkes; Karanlığın midesini yardın mı içinden aydınlık çıkar.*****
umutsuzluk beyanlarıyla bile umut doldu içime şiir güzelliğinden sebep... hele final;
Umutsuzluktan duygularım çatlamış,**** çorak bir rüyada ne yetişir ki hiçten başka...
Yani biraz huzur yetmezliği işte teşhis. İç kanama anılarda başlıyor, gitmek istemediğim derin bir kuyuda birikiyor umarsızca.
bu enfes ritüele yakışır derecede bir final olmuş. özel tebrik ettim değerli dost...
yazmak başlıbaşına bir şeyse okumak ise bazen ondan çok daha şey. insan kendisini en iyi yabancı aynada görürmüş!
Serhat'ın yorumlarına aynen katılmakla birlikte, bir husuta bir düşüncemi buraya eklemek istiyorum. Sanırım bazı arkadaşlarımız, hala farklı olanı anlamakta sıkıntı çekiyorlar. Yani şairin bu şiirdir diye astığı şiire dizeler veya imgeler biraz farklı olunca yok yok usta BU DENEMEDİR diyerek, şairi aptal durumuna düşürüyorlar. Bunu en çok şiiri hala Karacaoğlan, Yunus Emre den ibaret sayanlar yapıyor, tamam onları seviyoruz, hatta onların felsefesiyle büyüdük biraz ama şiire kapı açanları lütfen karalamaktan vazgeçin, anlamaya çalışın, anlayamıyorsanız, kenarda durun, ahkam keserek, mutlak yargı içeren sözcükler kullanarak edebiyata hiç bir katkınız olmaz. BİNBOĞALI hocam, iyi niyetli olduğundan asla şüphe etmedim, bu sözlerim size de değil, ama değerlendirirseniz de sevinirim. Bu şiirden tepeden tırnağa keyif aldım, şiir okumanın hazzını iliklerime kadar yaşadım. Bu tarz size yabancı gelebilir, ama yapılan eleştiriler inanın eleştiri bile değil, bir şok olma haliyle yapılan mesnetsiz yorumlar... Çünkü karşılaşmamış daha önce bu tür yazı veya şiirlerle, öğretmen olmaya gerek yok... İnsanın araştırma yapması zor bir konu değil. Örneğin Gerçeküstü akım ve yazar ve şairleri diye yazılınca google da karşına binlerce seçenek çıkar, ordan bile emek harcayıp, bilgi edinip kendini geliştirebilir insan. Bunu bir proje gibi çalışıp bakış açısına katkıda bulunabilir insan... Fazla uzatmayacağım. Oktay; seni okumak her zaman ayrıcalık olacaktır... Bunu seni tanııdığım ilk günden beri söylüyorum...
Sayın Binboğalı; ilginize teşekkür ederim ama bir şaire; ''acemi'' gibi bir kavram yakışır bir kelam değil sanırım ki; kötü anlam vermek istemediğinize yani sözün ''lafzını'' anladığım halde...
Ayrıca bahsettiğiniz tekrarlarda ''yüz'' kelimesi ayrı anlamlar ihtiva eder zannımca. benzer bir çalışmam var sizin ve sayın şairin engin müsadeleriyle.
Serhat'cığım ne desem... Emek vermişsin. Zaman ayırmışsın.. Satır satır okudum; söylediğin her hususu dikkate alacağım. Hissediyorum, senden iyi arkadaş, iyi dost olur...
Serhat'ın yorumlarına aynen katılmakla birlikte, bir husuta bir düşüncemi buraya eklemek istiyorum. Sanırım bazı arkadaşlarımız, hala farklı olanı anlamakta sıkıntı çekiyorlar. Yani şairin bu şiirdir diye astığı şiire dizeler veya imgeler biraz farklı olunca yok yok usta BU DENEMEDİR diyerek, şairi aptal durumuna düşürüyorlar. Bunu en çok şiiri hala Karacaoğlan, Yunus Emre den ibaret sayanlar yapıyor, tamam onları seviyoruz, hatta onların felsefesiyle büyüdük biraz ama şiire kapı açanları lütfen karalamaktan vazgeçin, anlamaya çalışın, anlayamıyorsanız, kenarda durun, ahkam keserek, mutlak yargı içeren sözcükler kullanarak edebiyata hiç bir katkınız olmaz. BİNBOĞALI hocam, iyi niyetli olduğundan asla şüphe etmedim, bu sözlerim size de değil, ama değerlendirirseniz de sevinirim. Bu şiirden tepeden tırnağa keyif aldım, şiir okumanın hazzını iliklerime kadar yaşadım. Bu tarz size yabancı gelebilir, ama yapılan eleştiriler inanın eleştiri bile değil, bir şok olma haliyle yapılan mesnetsiz yorumlar... Çünkü karşılaşmamış daha önce bu tür yazı veya şiirlerle, öğretmen olmaya gerek yok... İnsanın araştırma yapması zor bir konu değil. Örneğin Gerçeküstü akım ve yazar ve şairleri diye yazılınca google da karşına binlerce seçenek çıkar, ordan bile emek harcayıp, bilgi edinip kendini geliştirebilir insan. Bunu bir proje gibi çalışıp bakış açısına katkıda bulunabilir insan... Fazla uzatmayacağım. Oktay; seni okumak her zaman ayrıcalık olacaktır... Bunu seni tanııdığım ilk günden beri söylüyorum...
Sayın Binboğalı; ilginize teşekkür ederim ama bir şaire; ''acemi'' gibi bir kavram yakışır bir kelam değil sanırım ki; kötü anlam vermek istemediğinize yani sözün ''lafzını'' anladığım halde...
Ayrıca bahsettiğiniz tekrarlarda ''yüz'' kelimesi ayrı anlamlar ihtiva eder zannımca. benzer bir çalışmam var sizin ve sayın şairin engin müsadeleriyle.
Serhat'cığım ne desem... Emek vermişsin. Zaman ayırmışsın.. Satır satır okudum; söylediğin her hususu dikkate alacağım. Hissediyorum, senden iyi arkadaş, iyi dost olur...
Şiir yazmayı pek beceremezsem de okumayı çok seviyorum. İyi şiir yazdığına inadığım insanların şiirleri yayınlandığını, mutlaka okumaya çalışıyorum. Siz onların arasındasınız. Okuduğum şiir hakkında bir cümle de olsa yorum yazmak, nezaketen yaptığım şey, yoksa bir ihtiyaç değil. Diğer bazı şairleri ise biraz keyfetmek, gülümsemek için okuduğum oluyor.Siz de, daima saygı duyacağım, değerli bir yazı emekçisisiniz, bunu hissetmesem inanın ki, takip etmem...SAYGILARIMLA.
Şiir yazmayı pek beceremezsem de okumayı çok seviyorum. İyi şiir yazdığına inadığım insanların şiirleri yayınlandığını, mutlaka okumaya çalışıyorum. Siz onların arasındasınız. Okuduğum şiir hakkında bir cümle de olsa yorum yazmak, nezaketen yaptığım şey, yoksa bir ihtiyaç değil. Diğer bazı şairleri ise biraz keyfetmek, gülümsemek için okuduğum oluyor.Siz de, daima saygı duyacağım, değerli bir yazı emekçisisiniz, bunu hissetmesem inanın ki, takip etmem...SAYGILARIMLA.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.