Bak Zelihambak zeliham birazdan burada bu sızıntılı mevsimde bambaşka sevişeceğiz seninle öyle heyecanlı ki bakışlarım şimdi sen böyle oracıkta göçebe bir çiçek gibi yatıyorsun ya ruhum bir tuhaf oluyor inan dişi bir ayna gibiyim sanki çok utangaçım çok bakamıyorum bile sımsıkı tuttuğun yalanlarına gel mi diyorsun gelemem şimdi gelemem ben ilk defa on dört yaşında gördüm çıplak kadınımı dışkapı semtinde nur sinemasında fırıncının kızıydı filmin adı fırıncı umrumda bile değildi o fırıncının kızı işte üç beş yıl sevgilim oldu beni aldattığını da biliyordum her seansta olsun varsın o bana içini açmıştı o bana nedenini anlatmıştı nasıl söyleyeyim sana zevkimim zembereğiydi o olmadan keyifsizdi kasıklarım bak zeliha sen orada oracıkta tıpkı bir tren istasyonu gibi duruyorsun sanki ben senin tek yolcunum da öpüşür öpüşmez sen dumanların arasında kaybolacaksın gibi üstünden göğüs arandan baldırından taptaze raylar geçiyor sanki ama öyle güzel yakışmışsın ki karanlığa pek parlak duruyorsun belli belirsiz bense şimdi ağda çırpınan balık gibiyim bir kaysam aralıktan bir düşsem denizime yeniden yani işte anla orada mercanların arkasında öpsem seni anla işte nefessiz öyle bakma zeliha bana kumunu bulamayan kedi gibi mırıldanarak üzülme ben üç film devamlı kuşağındanım ereksiyon mevsimlerimde hep zengin kadın fakir uşakla sevişti ben koskacaman bir fantazi bitkisiydim o zaman şimdi sen oracıkta çocukluk resmimin tam altında öyle soyunuk durunca karşımda kendimi şey gibi hissediyorum şey gibi işte şimdi hadi gel sevişelim zeliham biricik zeliham düş köpüğü zeliham pembe gövdeli ağacım ılık papatyam kımıldayamayan taş parçam donuk zamanımsın ölesiye sevişelim bir yandan ölelim bir yandan sevişelim en çok ölelim ama ama önce gitmeliyiz önce gitmeli seni aldığım vitrine tekrar bırakmalı bırakmalı zeliham biliyorum ne giysen yakışacak yine sana ve hayallerimi soğutma olur mu? yine gel olur mu? Oktay Coşar |