GÖNLÜ DAĞLI AKİF’İM
Binlerce mısra yazsın, binlerce de şah beyit;
Kim senden daha fazla sever ki bu milleti? Görmemişse cepheyi, milleti tümden meyyit Nasıl anlatabilir düşülen o zilleti? Var desem yalan olur; yoktur da söyleyemem Bir millete milli marş söyleyen sözler sende Sensin en birincisi; bilir, söyler, hak yemem Hem milleti en güzel eyleyen gözler sende Onur sende, nur sende; bilmezlere sözüm yok İlla ki şiirinde isim mi verecektin? Kalp gözü kör olup da konuşana tezim çok Sen ey merhum Akif’im, sen çok çileler çektin Çanakkale’yi andın ölümsüz bir destanla İstiklal savaşında adım adım gezerdin Ciğerlerinden yandın koştun her zaman canla Bu yurdun yurtluğunu yüreğinle sezerdin Sonrasında imarda, ilimde ve irfanda Koşup bitmeyen azmin, imanınla çalıştın Hem sahada, dergâhta, her yerde aynı anda Mabedin atalardan; kürsüsüne alıştın Süleymaniye dedin, en sakin mekân bildin Türk demene ne gerek; amelin, niyetinle Sen ki çıkıp kürsüye hakkı haykıran dildin Sen Türk’e hep âşıktın tüm aleniyetinle Oturup açlık ile ayniydin milletinle Hemhal oldun yürekten, tavırların açıktı Gülmedin hiçbir zaman nalân cemiyetinle Seni anlamayanlar hem meczup, hem kaçıktı Rahat uyu dergâh-ı Taceddin’de şairim Hatamız çok, mahcubuz işi sıkı tutmadık Kimler çalabilir ki hakkını söyle mirim Haddini aşanları derdest edip atmadık Ey istiklal şairim; gönlü dağlı Akif’im Ben ki Asımın nesli, Hakka ezel sözüm var Duy sesimi ruhunla, yorgun dizinde lifim Ben Türk’üm! Kâinata daim açık, gözüm var Güneri Yıldız (Elazığ, 23.12.2010) |