VİRAN OLMUŞ BAĞLARA
Yüzüne, yüreğine bezelersen boyayı,
Keşfin keramet olsa murada eremezsin; Gizlice kaçar iken düşünmezsen hayayı, İleriyi geriyi, menzili göremezsin. İlk defaydı bir aşkı yaşarken doya doya, Lav oldun düşüp gittin her gün içtiğim suya, Şimdi de aynı aşkla seviyormuşsun güya, Kırdığın bir onuru bir daha yeremezsin. Kaptırınca kalbini mala, paraya, pula, Kapatmışsın gözünü aşkınla yanan kula, Tenezzül mü edersin dönüp attığın çula? Attığını yıkayıp güneşe seremezsin. Haber bile vermeden kapattın yollarımı, Unuttun kucağımı, dolayan kollarımı, Öldürdün aşkımızı, bağladın sallarımı, O ruhu diriltip de geriye veremezsin. Hararetle yaşarken bir aşkı kana kana, Yaşanan haram olsun bulanıp da akana, Hayat fantezi olsa kem göz ile bakana, Derim ki aynı bağda devranı süremezsin. Çünkü bıraktıkların yüreğimi yararlar, Yaralayıp da kaçan o faili ararlar, Bir gün gelir belki de vicdanına sorarlar, Ama sen bu harmanı bulup da deremezsin. Dile gelip eğilse şu dağların alayı, Ormanlar düğün etse, asılsalar halayı, Kalbim, kulağım sağır yaktığından dolayı, Viran olmuş bağlara bir daha giremezsin. |
Keşfin keramet olsa murada eremezsin;
Yollarına boyadan tazelersen oyayı,
İleriyi geriyi, menzili göremezsin.
Çift kafiyeli enfes bir eser okudum sayfanızdan.
Usta kalemi kutluyorum...