KEŞKE DEMEYECEĞİM İŞTE
Şu kırılgan, hassas, delişmen
Üç yaşında bir çocuk olan yüreğimi Bir cami avlusuna bırakasım var bu gece... Ama korkuyorum Ya kimse almazsa evine? Kalıverir ortalarda, korkup ağlarsa ya yine... Üstelik hava soğuk, gece karanlık Kaldırımlar ıslanmış Kaderime döktüğüm göz yaşlarım ile. Ya densiz biri çıkar da karşısına Oyuncak niyetine, hoyratça hırpalarsa. Kim bilir Belki de bozuk para sanıp harcamaya kalkar Kendini adamdan sayan birileri. Bu gece, Yaradana sığınıp Geçmişin iki kaşının ortasına Dayayasım var demirli deliği. Hesaba çekesim var, ömrümü çalan yılları. Ya Alkadraz olmalı mahkumiyeti ahların Ya da Sing Sing’e kapatmalı Keşkelerin efendisini. Filistin askısına mı gersem acaba zamanın serkeşliğini? Ellerimin kanlı parmak uçları var bu gece Klavyenin tuşlarında gezinen. Tırnak altlarımda cesetler yatıyor sıra sıra. Bir kadın gelip geçiyor kirpiklerimin dönemecinden. Şaha kalkmış taylar gibi Hayır diyor kaşlarım İnsafsızca. Yıkılıp kalıyor köşe başında Ayaklarımın dibine. Yaralı bir ceylanı andıran gözlerinde Acının izleri var yine. Hayat imkansızların oluşturduğu bir bileşke. Toplasan olmaz, çıkartsan olmaz. Bölünen de bendim Çarpılan da bu gece. Eylül GÖKDEMİR/Asimaral... 06.11.2011 |