Musalladan Önce Son Durağım Olur musun ?
Gök gürlüyor dışarıda,
Şimşekler çakıyor, Yıldırımlar, düşüyor, Doğa kendinden çalınanı geri istiyor, Belki de uzak diyarlarda kıyametler kopuyor. Yağmur delicesine sen kokarak yağıyor, Toprak yeniden seni doğuruyor, Her zerresinde ağ ağ sevda örüyor. Hangi mevsimin gözyaşlarıydın sen ? Hicran mı yoksa hazan mı mevsimin ? Yoksa yapraklarımı döktüğüm sonbahar mısın ? Sararıp solduğum... Rüzgarların koynunda, Gün geceye isyankâr, Sana doğuyor ağarmayan bütün sabahlar. Yağmurun sesine karışıp, Mecnunu arayan leylayım çöllerde, Sana koşarım son nefesim olsan bile, Tüm ömrüm serap misali hayalinin peşinde, Bir görünüm bir kaybolan gölgene, Sesleniyorum gitme dur bekle diye. Vuslattan ötesi yok, Seni istiyorum ben hep bu vakitlerde, Gönlümdeki duygunun sağanağı, Bardaktan boşanırcasına sana coşuyor, Kim bilir hangi şiirin hecelerinde Can buluyor sevdan, Müjdeliyor bana gelişini mısralar. Birazdan sen dolu olan hanene geleceğim, Gözlerinden mühürlenmiş kalbine sineceğim, Sana çağlayıp, senle dolacağım, Senin gözlerinden aşkın şarabını, içeceğim, Sonra gözyaşlarımla seni seviyorum diyeceğim, Ey sevgili, bu vuslat bu kadar zor mu ? Musalladan önce, Son durağım olur musun ? |