MASKE
yine pusuda ayrılık,
hoyrat bir avcı iştahıyla bakıyor kanadı kırık, umutlarıma, can ipi gibi sarılıyorum çaresiz; bir siper gibi sığınıyorum anıların kuytularına… hazan yeli değmiş yaprak misali eğreti duruyor hayat elimde, bir geri sayımın çıldırtan tınıları örseleyerek sabrın taşını ve deliliğe göz kırparak aklımı kurcalıyor ha bire… her gelişin bir erguvan oluyor; özlem yangınlarımı yalazlayan, vuslatı muştuluyorsun efsunlu gülüşünle. her gidişin bir girdap; dön dön bitmiyor, öyle bir çalkalanış ki; akla ziyan… üstünden silgi geçmiş bir aşk şiiri gibi hissediyorum kendimi; umut hücresinde infazla karşılaşan, vurgunlarla sınanmış, çaresiz, kırılgan... eğer bir daha sevmek isterse kalbim, ellerimle bozacağım düşlerini; bir uçurum kenarında bitiyor hep düşürdüğü yollar. şimdi, de bana yâr! ölüm nedir; üstüne üstüne yürümek mi uçurumların, geri dönmek mi?... umut ufuklarında seyredesin isterdim mısralarımı, kanat çırpsın isterdim vuslat iklimlerinde, lâkin tüm kepenkler çekilmiş inan, bir maske bulamadım şiirime; sana dönük yüzü gülümseyen, derûnu kan ağlayan… |
aldı da dibe vurdu...
tebrik ve saygılar...