ESKİ SEVGİLİM
Kapısında çimene kilim sererdi kilim,
Gene geldi aklıma benim eski sevgilim; Otururdu kilime nakışını işlerdi, İpliğini keserken bana bakıp dişlerdi. Bırakırdı nakışı, kalkıp giderdi suya, Beklerdi beni orda, su getirecek güya; Çaktırmadan dolanır, su içmeye giderdim, Kız görecekler bizi eğil aşağı derdim. Annesi gördüğünde gittiğimi oraya, Çağırırdı sevdama, kız çabuk gel buraya. Bazen gizli buluşur, otururduk diz dize, Bazen onlara gider, bazen giderdik bize; Kimse olmadığında zincirleri kırardık, Evleneceğiz diye ne hayaller kurardık. Gittiler gurbet ele, yıllar geçti aradan, Sardı beni hasreti, gelmiyor ki oradan. Aldım telefonunu, telefon ettim ona, Eski günlerimizi gel unut dedi bana; Ben sevgilim dedikçe o dedi arkadaşım, Öyle efkârlandım ki aktı gözümden yaşım; Bilsen nasıl özledim o güzel bakışları, Kime işlerdin kime elinde nakışları? Hâlâ cebimde durur saçını sayan tarak, Üzüldüm sözlerine aldı beni bir merak; Gece gittim kapına oturdum baktım aya, Dedim olsa kanadım, uçup gitsem oraya, Gizli gizli gezerdik buralarda el ele, O günler bir yanardağ, döndü içimde sele. Vurdum başımı yere, bilmem ki neye kızdım, Dünyam öyle bir döndü olduğum yere sızdım. Kalktım orda ayağa, üç adım atamadım, Düştüm yığıldım yere, kendimi tutamadım; Oturduğun çimeni sürünerek kokladım, Gözümden akan yaşı oralara sakladım. Aldım kara bir haber, dediler nişanlandı, Sanki deprem olmuştu, bastığım yer sallandı; Güya çaktırmıyorum içimdeki isyanı, Düğümlendi boğazım, ateş sardı her yanı; Nefesim haşlı buhar, yandı ciğerim yandı, Koptu geldi yüreğim boğazıma dayandı. Dedim ne yapacağım, Allah’ım kurtar beni, İçime attığın ah yakmayacak mı seni? Gezdiğimiz çimenler içimde kara yosun, Yosunlar da tutuştu, acaba mutlu musun? Beddua da edemem, öyle severdim onu, Benden çok daha beter duydum ki oldu sonu. Evlendiği adamla yerleşmiş İstanbul’a, Allah öyle bir derdi vermesin hiçbir kula; Meğerki ondan başka iki karısı varmış, Onları kurye eder, kaçakçılık yaparmış. Kocası yakalanmış, atılmış nezarete, Aynı günde üç kuma gitmişler ziyarete; Adam bütün suçları kuryelerine yıkmış, Üç karısı olduğu orda ortaya çıkmış. İş işten geçti ama ateş bacayı sarmış, Bulaştığı belâdan kendini zor kurtarmış. Telefon etti bana, ya duyayım sesini, Hissetmek istiyorum yüzümde nefesini, Dedim kusura bakma gelemem oralara, Sakın elini sürme içimde yaralara. Kucağında bir bebek çıktı da geldi köye, İkimizi de yaktın, niye sevdiğim niye? Doldu oldu gözleri yüzünde iki dere, Bakamadı yüzüme eğdi başını yere; Hıçkırığa boğuldu, bakıp konuşamıyor, Dedim sen o değilsin, o sevdam yaşamıyor. Toz bile kondurmazdım saçının bir teline, Bırakıp gittin beni, kız ne geçti eline? Güya evlilik yaptın, yok evlilik cüzdanın, Karakola gittin ki kuma dolu her yanın; Evlendiğin de yaşlı almadın ha bu genci, Beğenmediğin köye döndün aynı dilenci. Ayağında çoraplar biri ak, biri kara, Samur kürk giyermişsin, köye döndün fukara. Beni kandırdın gittin, ne büyük bir başarı, Geldin kapandın eve, çıkmıyorsun dışarı. Yanıyorum haline, yüreğim delik deşik, Gönderdim bebeğine evden eski bir beşik. Bir çakalın ağına sundun gönül tepsini, Çok acıyorum sana anlatamam hepsini. Bastığımız yerlerde eskiden ot bitmezdi, Bu köyler, bu yaylalar neyimize yetmezdi? Bu yalancı dünyaya kim dikti sonsuz direk? Az mı geldi gözüne bir ev, serender, merek? Bana çok ettin ama silip atamıyorum, Hayalim mazilerde, sensiz yatamıyorum. Duygular veresiye, hayallerim kiralık, Öyle vurdun ki beni eyledin beş paralık; Düşündükçe dertlerim döndü çamurlu nehre, Duramam buralarda, gideceğim bir şehre. Seni gördüğüm zaman divaneden beterim, Seni göreceğime hamalcılık ederim. Gideceğim buradan, sanma sana küserim, Faturayı kendime, kaderime keserim. Köyü terk ettiğimde sen de rahat edersin, Eğer soran olursa kahretti gitti dersin. |
Beğendim okudukça...
........................................ saygı ve selamlar..