semelenin sıpası
kuru yalnızlığımı süpürsün rüzgar
yoksansın tüm tanrılar zerresi bulunmasın yaşamın iç açılarında tüm öpüşlerin cümle ilenci aralasın perdeleri kara çarşaflara gizlensin ahir zaman maskaralıkları daha ödenmemişken geçmiş hayat faturaları ben yaslanmışken kayıp bir mercan maviliğinin döşüne varlığını ucuza getiren insancıkların düşsün kanları toprağa üstüme döküp saçtığım cümlelerimle bir kirpik boyu kabullenişlerimle aksanı bozuk uçurtmalar kızıllığı.. bazı odalıkların çığlıklarını çevreleyen bir tablo gibi kalacak göğüm göğümüz... arterlerimde bir sızı kan kokacak kuramadığım hayallerin şatoları boy atmış gene kocaaa yanılgı yazgı pembe yanaklı bir rehavet bu henüz duvağı açılmamış zührevi telaşlar altında denizde ve havada ve karada uygun adım, üzgün adım, düzgün adım yalnızlıklar... benim. |