Düş RaksıAğlarsa Gözyaşı ağrısı Sırtı dönük pencerede çoğalır Çarpar duvara yankısı Kör melodiler eşliğinde Yana düşmüş başıyla Usulca gizlenir düşler iğne boşluklarına Yokluğun melankolik çelişkisi En dipte arar cesareti Sığmaz aklına aşk Kendi yarattığı geceyi göğe asarak Kısılır sesi Sus altı dillerinde Kor dağlar tutuşur içinde geceden kalma Resmettiği hülya yırtığı zamanlar Kaybolur tozlu ufukta Lehçesi bozuk dokunuşuyla Bilenir keman keskinliği şehrin girdabında Yol arar efsunlu bakışlar Derin yazgılara ulaşır Gözlerinde nehir Ve an düşer ellerinden Tüm renkler silinir Bir ten rengi kalır güz kuşağında Lodos büyür Mahmur düşler uyanır Es geçmez zamanı mazi Ellerinde yangın alev alev sevdanın Üşür gözyaşı Avuç içi kırıklarında Ben ölürüm Gece ölür benimle Her keman nağmesinde yeniden dirilirim Yalnız tufan kırmaz başakları Ve her umut meylinde açmaz kırmızı Özdeş olur varlık yokluğa En çok uzak sevgiler acıtır canı Hasreti yalnızlığa Pay biçilmiş dünün En derine uzanır kökleri özlemin Sabahı sevinç Gecesi öfke Asude kederler oturur tahtına Oysa hep kıyıya vurur dalga hüznü Derin akar ırmaklar ağır ağır İncitmeden döker Işıltılı gözlerinden maviyi denizin Göçünü hayalde gönlüne yükler Çok uzakta bir kadın Keman tellerinde bulur vefayı Eksik notalar çığlık çığlığa Parmaklarına iner yalnızlık İçinde büyür öksüz çocukluğu Hayat inkar Ömür uzak Seslenir karanlık mahçup sesiyle Yorulur kanayan ayrılıklar Sesine geri döner hüsran Sevgiden yana susar vuslatı Yardan yana en derinden bir düş Üşür yalnızlık aynalarında yüzü Üşür kimsesiz sokaklarda bıraktığı nefesi Kopar umudun ipleri Uzak iklimlere gömülür her nağme Devrilir gün Eski bir mevsim gibi soluk sesinde Sarı hüzün Hangi gülün dikeni kanatırsa kanatsın yaramı Dövülmüş iç dünyamdır keman yankısı... |