BİR EYLÜL YAĞIYORŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Belki bir vedadır şiirlere yağan eylül
değeri bilinmiyorsa anlaşılmıyorsa neden yazar ki kalem yazık değilimdir beyaz kağıtlara geçtim en ufak taktirden görmedim ruhumdan döküleni anlayanı yapmasak adımız görünsün diye yorumu okumadan dinlemeden şiiri .... Güneşe ne oldu Bu sabah doğmayı mı unuttu Bu karanlık hayra alamet değil Rüzgârın uğultusu Kulaklarımı tırmalıyor Şimşekler çakıyor Tenim ürperiyor Duvarlar üzerime üzerime geliyor Pencerelerde buğu ağlıyor Gözlerim boşluğa asılı kalmış Kirpiğimde senden kalan bir damla Gidişinin ardından bana hatıran Bir Nisan yağmuruydu Seni bana taşıyan Aklımı başımdan alan Kalbimde kelebekler uçuran O mahcup bakışmalar Belki de bir yok oluşun başlangıcıydı Ya da destansı bir aşkın habercisi Her şeyden habersiz bakışmalar Birbirine kenetlenen gözlerimiz Bilememişiz Bilmemişler yazgılarındaki karayı Birbirine dokunan ellerimiz Hiç kopmayacakmışçasına Yasaklı bir sevda seli Başlarımızı döndürendi Ve şimdi İnce ince bir Eylül yağıyor Yokluğunun harına Sevgi selleri aşamadı Vefasızlık bentlerini Geriye kalan sadece Kederler içinde gam selleri Ela gözlerim nasıl unutacak Sevgi dolu bakışını O sıcacık seslenişini Kızdığında defalarca adımı anışını Gelme boşuna Bir harabeydim Küllerinden doğan bir Anka oldum Şimdi ne kül ne sel kaldı Yine üzerime sessiz sessiz bir Eylül yağıyor Yüreğimde ince bir sızı Ruhum ıssız zindanlarda Şiirlerim veda seremonisinde Kalemin yas tutuyor Kâğıdım isyanlarda yokluğuna Sevgim hapsedilmiş manastıra Nisan yağmurları seni getirendi Eylül yağmurları ise alıp gitti Elveda sevgili elveda Hadi son bir kez el salla Gülümseyerek uğurla beni Yaşlar yakışmıyor o güzel gözlerine Sus sevdiğim sus Bırak gideyim bu acı girdabından Buz kesti sensizlikte yüreğim Tenim kavruluyor cehennemlerde Elveda yürek sızım elveda ************* Dost kalemden akan Havanın basıncı, nazlı dağın karları. esen yeller, kalbimize taht kuran türküler ve daha neler neler… Ya gözlerin gördüğü ayrıntılar ya kulakların duydu farklı sesler… Hepsi bir etkidir gönüllerimize, iç yaşantılarımızın bulutlarından yağmur misali dökülendir nağmeler. Gümüş denen erdeme sevdalanmak, iyi algılamayı bir şiar edinmektir asıl mesele. Sonrasında gelir engin düşüncelerin o tılsımlı hüneri… En nihayet seslerin uyumunda bülbül edasıyla ikram etmek ne güzel bir zenginliktir Öyle değil mi! Bazen kanatsız seyrederiz gökyüzünden deryayı, öyle bir hayal ki bu; bir çırpıda yorulmadan dolaşırız koca dünyayı… Ahmet BOZTAŞ ************************** Geldiğin gün gibi kal yüreğimde... dal gibi ince ve narin, kelebek kanadı Kırılgan yüreğimde geldiğin gün gibi kal... Kırıp dallarımı delip bağrımı kanlı gömleklere sarıp attığın Sinede binbir delik açtığın, gittiğin gün gibi kalma... Gül Şehri |
UMUT ve DOSTCA