NE DİYEYİM?
Bizde ekmek vardı
Yüreğimizle yoğurduğumuz Başakların boynu bu yüzden dikti Gülümsemesi sarışındı buğdayların Unumuzun beyazlığı çocukluğumuzdan gelirdi. Bizde açlığa saygı vardı Fakire merhamet... Nimeti ezmek fakiri de ezmekti Yerde ekmek görsek Aslında yerde bir yetim sayardık Kaldırır koyardık bir taş başına Bir gün bu aşkı çiğnedin gittin Nimettir ezilmez derdik Sen nimeti çiğnedin, taşlar başıma... Ne diyeyim? Bizde bayramlar vardı Büyüklerimizin ellerinden Küçüklerimizin gözlerinden öptüğümüz Bayramdır, ayıptır deyip barıştığımız, ağlaştığımız... Kaç bayram geldi; sen gelmedin Ellerim kırık kaldı Gözlerim kan çanağı... Ne diyeym? Biz sevgilimize önce gardaş olurduk O, yüksek tutsun diye omuzlarını Ayaklarının altına toz, toprak,taş olurduk Öyle helalsiz Öyle vedasız gittin... Koy bir yana aşk acısını da... Bu gardaş yarası sırtımızda zor durdu Ne diyeyim? Gözlerin deli kahverengi Gülüşlerin maviydi Sesinde bir çocuk bahçesi Duruşun öyle ela Susuşun sarı... Biz renkleri severdik; bilirsin Ne diyeyim? Bir gün gittin; canın sağ olsun, ama! kırıldı bin parçaya gökkuşağımız Simsiyah kaldı üstümüz başımız Ne diyeyim? Biz sana dua dedik Hak’la aramızda bir dildin Hakikatin cevherinde çifte su verirken bu aşka Gittin... En sert çeliğimiz bile burkuldu Ve ben artık dua etmiyorum Ne diyeyim? Bir ılıklık düşse okyanusların saçlarına.. Toprağın ellerine yayılsa derin bir sıcaklık Cemre düştü deriz Sen de gittin ya Bize depremler düştü baharların ortasında, öyle soldum Bana bir yağmur borçlusun Ne diyeyim? Ağlasın şimdi şehirlerin kadınları Susmazsa susmasın sesimdeki bebeler; ne olur ki? Genç kızlar erken ölsün; çeyizleri ziyan koksun Yeni Pazar, Güney kent, Pozcu, Mezitli Mersin kanar... Mersin ağlar.. Mersin yanar mahalle mahalle içimde Ne diyeyim? Sevmek mi zor ayrılmak mı demiştin Ne sevmek zor, ne de ayrılmak... Aslolan Severken de ayrılırken de “adam” kalmaktır Biz “adam” kaldıkta Sen nerde, nasıl, kimlerle kaldın? Ne diyeyim? KayıpKentli .23.06.2006 ..Güneykent/Mersin |