Savrulduk/Gözlerine ülkeler doğurduğum...
Savrulduk!
Gözlerine ülkeler doğurduğum, Ey! Saçlarına yakılmış mektuplar yazdığım başını aldın, gittin çok uzak ülkelere Her akşamın kapısında yitik çocukluğumu bıraktım Sarıldım boynuma dönmediğin sabahların. Savrulduk! Gözlerine mevsimler doğurduğum, Ey! Şair olmaktan başka kurtuluşum yoktu Kirpiklerimi bandım avuçlarımda unuttuğun ateşlere İçimde bir yeryüzünü yıktın götürdün Denizlere sığındım! Yunusların bedenimi kustuğu hiç bir kıyıda yoktun Uzaklardan koşarak gelen bir elçi Sende bıraktığım saçlarımı getirdi Taş sahiplerinin affına uğramışsın; ne mutlu! Ben verilmiş bir fetvanın "vur" emrine râm olurken... Savrulduk! Gözlerine yağmurlar hıçkırdığım, Ey! Ellerini tutmaya kıyamadığım ikindileri takvimlerden yakalı; ... Sen anımsamayalı kızlarım oldu; dört bir yana saldığım oğullarım... Unuttun değil mi esmercan? Dizlerime diz çöken o kalbinin yorgun türküsünü... Şimdi sana Kırkbini çıkmamış bir hüznün siyah şivesiyle susuyorum Ardında bıraktığın enkazın tek tanığıyım ya! Zulmüne şefaat etmemek için Akıttım gözlerimi ağlaya ağlaya... Olur ya dönersen Kadınlarının ve çocuklarının önünde erkekleri yakılmış köylerde olacağım! Gözlerinden sessiz sedasız hicret ettim, Ey! 20 Ekim 2004 /Mersin Kayıpkentli |