BİR ÇOCUK YAĞMUR TANESİ
(ve koşar çocuk,
hayat akıp giderken ayaklarının altından, bir kum tanesi kadar küçük mutluluklardı sevinçleri, havalanıp kurtulmak istiyordu... kanatları yoktu... uçurtmalardaydı umudu ve her umudun ayrı bir rengi vardı. yüreğinin delişmen ateşiyle kopan fırtınalarında çocukça sevmenin arılığıydı gülüşü) öykülerdeki devler nasıl büyüdüyse çocuk gözlerimizde işte öyle büyüdü cinler periler küçük bir dalın ürpertisiyle anlaşılmaya çalışıldı olup bitenler dudağında izi kalmış gülüşlerle hiç açılmamış çiçeklerdi umutları umursamaz bakışların avuntusunda çaresizlikler gizlendi kuytulara çocukluğu yarım kalmış türkülerle uykulara kıyıldı kara gecelerde yüreğinde kopan fırtınalara hınca hınç yaşanmış sevgisizliklere inat korkularını avlayıp delişmen elleriyle azat etmiş tüm kuşları bir çocuk yağmur tanesi akan damlarda karlı patika yollarda elleri ayakları üşümüş uçurtmasını rüzgara veren o haylaz o esmer çocuk bendim Nail Yavuz, İzmir y.düzenleme |
Geçmişle barışırdık, affederdik geçmiştekileri ve aslolan özgürlüğümüz başlardı işte tam da burada.
Yeniden başlayabilme korkularından kurtulmuş olurduk. Çünkü şartlanmışlıklarımızdır ayaklarımızdaki asıl bukağı. Bilmeyiz...
Duygusallığın kelamında duyarlı bir yürekten dökülen dizelerin tatlı hüznünde
azat etmiş tüm kuşları...
Tebriklerimle Sevgili Dost
Sevgiler
öznur karayumak tarafından 11/20/2006 11:33:27 PM zamanında düzenlenmiştir.