Say' lar için damar
ağzını .iklere dayayıp
nimetini emdiğin devrimlerin .ötünden çıktığını söyledi kırmızı jartiyerli kedin pembe çocuklar hayatlarına buyur ettiler seni içkilerini ve alkışlarını hizmetine verdiler sevindin bir kaçını sonra bir kaçını ve bir kaçını daha emdin sevinçten sevinçten .ik tanrısı mitini buldun ama yıpranmış oyuncaklar dul kadınların göğsünde uyurken aralarda bir Selahattin Özdemir’ şarkısında, ve ses caddelere yürürken talihsiz bir doğu tanrısı olduğunu itiraf ettin böcek askerlerine üstelik yağmur yağmıyordu nehirler coşmuyordu arap kızı Ortadoğu’ya düşüp demir ejderhalar kovalıyordu sana danışmadan sana danışmadan bazı ciğerden piçler ’A’ takımı kuruyordu ki ah ! omuzlarında eroinman melekleriyle Müslüm Baba giriyordu ilk on bire sonra zavallı pederine iki elmas boynuz hediye eden o jiletçi yuvasız kuşları Ferdi Tayfur’un ve örme patikleri daraldığından beri ceplerinde korkunç ’A’lar taşıyan çocuklar o küçük, korkunç çocuklardan yer kalmıyordu yedekte bile mitine ve o kırmızı jartiyerli kedine ah ’’ah be prensim çok yaşa çok yaşa kırmızı jartiyer’ diye tam avutacakken seni pembe çocuklar buğulanmış tuşlara ’Anne’ yazdın sonra sildin bir ’A’ yalnız kalana dek üstelik yağmur yağmıyordu seller akmıyordu hapçı bir sokak kedisi kırmızı jartiyerli kedini çoğaltıyordu sana danışmadan ve dışarıda bütün zencileri İstanbul’un azer bülbülden şarkı söylüyordu ’üzülmedim ki üzülmedim ki’ not; AZER BÜLBÜL’ü dinleyin |