Çorak Teninde Güller AçardıTüketilmiş bir ömrün dökülmüş sıvaları gibiydi yüzü Ruhunun derinliklerindeki denizlerde korsandı düşler Bir tutam yalnızlıktı adı, önce saçlarına üşüşürdü gün Ruhunun sarnıçlarından onca sular nehirlere dökülmüştü. Sorgular, yargılar, bilinmez davalarla yıprandı bir ömür Müebbet ayrılıkların parmaklıklarında üşüdü nasırlı elleri Kınalı saçlarından kervanlar geçti, adına türküler söylendi Bedenindeki düş izleri hiç iyileşmedi, başkaldırdı, ölmedi. Soğuk gecelerde çok üşüdü bedeni, çığlıklar onu tüketmedi Dudaklarındaki madımak ülkülerle büyüdü, asla pes etmedi İklimler değişti sofrasında, yoksul tükenişleri hiç hazmetmedi Gönlündeki görkemli ve doygun sofralarda nice açları ağırladı. Tükendikçe kendine sığınan bir masaldı, sandığında oyalı yazma Acıyı kirmenden geçirdi, kin yetiştirmedi asi yüreğinin ovalarında Bol kepçe bir yaşamak helalleşmesiydi içtiği, kayıp mezarlıklarda Sevgiyle sardığı kuşaklarda anıları saklardı, yaşardı hazin toklukla. Sevgiyle kaynayan kazanlardan bir kepçe düşerdi kimi insan payına Çorak teninde güller açardı, mutluluk harmanları kalkardı kırlarından Dolu bir ömrün öykülerini dinlerdiniz, suskun ve aşina dudaklarından Yarına ertelenen umutları taşırdı ellerinde, sevinç taşarken yanaklarından. Selahattin Yetgin |