Oradaydık XIV
Oradaydık yine,
devasa bir sirkteydik bu sefer, eğitimsiz aşklara umutlarla birlikte saltolar attırabilmek için, evcilleşememiş yüreklere, sevdalarıyla uçmayı öğretebilmek için... Birimiz trapezdeydi, düşmeden bir kuşun kanadından tutabilmek için, birimiz palyaçoydu, somurtkan ayrılıkları gülümsetebilmek için, birimiz sihirbazdı, şapkasından tavşan kulaklı coşkular çıkarabilmek için, oradaydık işte "yaşam bir sirktir" aslında diyebilmek için... Oradaydık, yaşamdan bile daha ince bir sicimin üstünde yürürken, "düşer miyiz ?" dedi birimiz "düşebiliriz" dedi diğermiz "düşler miyiz?" dedi ötekimiz "ya düşsüzsek" dedik hepimiz "düşleyin o zaman" dedi o, yürürken yürürken sicim gibi sicimde, yine de kıyamadılar bize palyoçalar, altımıza yumuşacık tutkulardan bri file serdiler, hani düşersek, ruhumuz kanamasın diye... Oradaydık bir kez daha işte, yaşam çadırında, aydınlıklarla ve karanlıklarla, yine eskimiş öykülerimizi cilalamak için türlü cambazlıklarla, yine gülmeyi unutan anılarımızı tebessümlere alıştrabilmek için, türlü komikliklerle. İşte öyle her birimiz, birimizin omuzlarında, iyiliklerimizin dengesinden güç alarak, ve güvenerek tüm omuzlara, "sihir aslında hep avuçlarımızdaydı" diyerek, oradaydık mucizeler kumpanyasında... Oktay Coşar |
"düşer miyiz ?"
"düşebiliriz"
"düşler miyiz?"
"ya düşsüzsek"
"düşleyin o o zaman"
Şiir burada, ok burada saplamaya başlıyor kendini, ''sihir aslında hep avuçlarımızdaydı" dizesinden sonra kemiğe dayanana kadar deşiyor. Şiirin derinliğine düşer miyim ?