KARA VURGUNekin tarlalarını biçtim yüzümün soykırımlarına kanlı bir akşamın gözünden düşüyorum uğursuz gecelere... ...... k e n d i m i ö l d ü r d ü m s e v g i l i umursamaz dudağında tüm mevsimler yanık baharın is kokusunda attığım her adımın bin yıl gerisinde kapkara siluetin iz sürme bulamayacaksın, aşkın damla gözyaşını... hiçbir rüzgârın esintisine kokum karışmayacak çelikten kafesleri aşıp dokunamayacaksın ruhuma s e n i ö l d ü r d ü m s e v g il i, alnımın şafağından yaralı kuş gibi düştün gömüldün şehrin kalabalık sokağının kaldırımlarına gelip geçenlerin adımlarında silindi izlerin yoksun artık tanıdığım “resim” değil yüzün izmarit kokularında boğuldu, sevdiğim “ can” nefesin ayrıldı bak, göğüs kafeslerimiz... geriye çengelli bir iğneden kalan yırtık izleri gör! kan kokuyor nefesim... .......... uzun yol şarkılarına bıraktım hüznümü arabesk acıların küllerinde savrulan notalar gibi kanamalı yüreğim zaman hangi durağında indirecek beni ah! bilmiyorum... kim susturacak kırlangıç çığlığımı nasıl bir el okşayacak başak sarısı saçlarımı hangi aşk gülümsetecek bal rengi gözlerimi içimde çoğalan yalnızlığın sesini kim beleyecek sevgisiyle ....... sen sırça sarayında gülümserken mah sultanınla mesut bahtiyar... bense ihanetin çarkında gıcır gıcır gıcırdayan en paslı dişliyim… olmayacak artık gözü pek bir celladın eline sundum ö l ü m fermanımızı… “biz” diye bir şey yok sevgili artık bembeyaz sunaklara sıçrayan iki kara lekeyiz inan ecel bile çok utanacak kirli toprağını serperken üzerimize... firuzem 14/08/2011 |
Çok güzeldi şiiriniz...
Tebrikler...