Bir ben ve bir yok
Sensizliği haykıran bu sessizlikte
Susacak kadar yürekli ol! Tüm caddelerde adın yazılıyken ismimin yanında Üşürken kutup ayıları ve penguenler Çölleri mekan tutmuş bir mecnun arama telaşındasın. Kırılmış anıtlara boşuna bakma. Hiçbirinde silüetin yok. Boş yollardan sildim ismini. Artık sende benim gibi bilinmezkiltesin. Kıyamet kopacak yakında! bilesin... Hep söğüt gölgen olan ben Bir yapraklık kanat germiyecek, Korumak için zülümkar ateşten seni. Ve düşerken bir bir şehirler... Hiçbirinde ben olmıyacağım. Kıyamet senin ismini, cismini, tenini terini,beynimden pütürlü bir spatulayla kazıyışımla olacak. Birdenbire tedirginlik içinde koştururken bir o yana bir bu yana Aslında olmayan seni ve hiç olmamış beni arıyacaksınn Anbean daraltan,nefessiz kılan o puslu engamede; Düşünürken bezgin ölüm öncesi her fani gibi geçmişi Film şeridi gibi gözünün önüne gelecek anılar puslu ve nemli. Hiçbir anın net olmıyacak şaşırıp kalacaksın. Anılar bile kalmamış onu farkedeceksin, geriye kalansa üç beş gereksiz teferruat, Hiçbiri gölgen olmıyacak , Kanter içinde biterken,yokolurken bir tebessüm estirmiyecek yüzünde. O an anlıyacaksın hayatın bir ben ve bir yok olan kısmını. Elveda... Susacak kadar yürekli ol artık. Çünkü zamansız gözyaşı hiçbir fideye hayat veremez. Geç kalınmış bir pişmanlığa. Elveda... Mehmet KOVANCI |