Ayrılık
Ben hüzünbaz cümlelere boğuldum,
Sen oyunbaz hecelere savruldun. Benimki hüzündü, seninki heyecan belkide... Kırılan bir kalemin çıt sesinde buldum kendimi;Tükenmez kalemleri bir bir tüketirken. Kendimi sakladığım bembeyaz kağıtlar masmaviydi artık. Düşler biriktiriyordum mavilerden kalma... Kollarım boştu, kafam dolu artık. Sen gitmiştin nefes kadar ihtiyacım varken... ----- Ağlamaklıydım, ağlayamıyordum... Küfür edesim vardı, edemiyordum. Camı çerçeveyi tuz buz edesim vardı ama gücüm yoktu! Kendime küssem kime ne!Hoş ona küsemiyordum ya... ----- Bir kitabın önsözünde görmüştüm: ’Ve kadın seni sevdiğim için gidiyorum dedi, kumlarda kaybolan ayak izleri gibi silindi gitti... Adamın nefesi kesildi önce, Sonra birkaç çiğ tanesi gözünde. Dizleri üzerine çöktü birden yaşlandığını hissetti ve küstü’ Martılar şarkı söylerdi önceleri, onları duyamıyordu artık. ’’Hiçbir kelebeğin aslında o kadar da güzel renkleri yokmuş ki’’ dedi birden. Çocukların arasından sessizce geçti, hiçbirinin yanağına dokunmadan. Bu bir önsözdü ayrılığa yazılacak olan. Mehmet Kovancı (AYRILIK...) |