Ağır akşamlar usul usul çökerken şehre, Solgun camlarda can verdi ışıklar. Bir kızıl “Ah!” koptu içimden. Ufuk boydan boya Yüz hüzne boyandı. Karamsar renkler duruyordu ufukta; Yalnızlığın yanık nağmesi, Çınladı durdu sırlı sonsuzlukta.
Dağların ardında, O yerde midir, sevda yüklü yarınlar? Yoksa sımsıcak, çığ gibi Düşlerimi besleyen gönlümde mi? Dallarda kalan üç beş kuş da Katılıp gitmiş göç kervanına. Benzi sapsarı güz yaprakları, Dönerken yeryüzü ölü toprağına, Düşüyor teker teker Hazanın yumuşak kucağına…
Gölgeler üşüyor, gözler nemli. Bu âlemde en gizemli, en önemli Ölüm hakikatidir, kanımda donan. Zaman sadece bir merdiven, Sonsuz gecelerin ardına uzanan…
Dağlar mor, dallar kırık, yollar sarı. Karşımda can çekişen şu sonbaharı Gördükçe titrerim. Güz akşamlarının gurbet yarası, Sızım sızım sızılar gurup sonrası. Elimde yar mektubu, dilimde sıla türküsü. Uzanır göklere kat kat Engellerin kalın örtüsü…
Deva diye yüze sürülür; Bir küçük ışık, şık bir tebessüm… Çepeçevre özlem iklimini doldurur, Düşler ırmağı sonsuz bir nur. Çile yumağı savrulur iplik iplik, Ruhumu umuda bağlayan bir bağ olur. Şu titrek, kırık kalbim, Ipılık baharların, pembe hayaliyle avunur.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Güz Akşamlarının Gurbet Yarası şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Güz Akşamlarının Gurbet Yarası şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Deva diye yüze sürülür; Bir küçük ışık, şık bir tebessüm… Çepeçevre özlem iklimini doldurur, Düşler ırmağı sonsuz bir nur. Çile yumağı savrulur iplik iplik, Ruhumu umuda bağlayan bir bağ olur. Şu titrek, kırık kalbim, Ipılık baharların, pembe hayaliyle avunur.
Şiirin sunumu ve içerdiği duygular çok güzeldi. Gönül sesinizi beğeniyle okudum. Kaleminiz ilhamınız var olsun.Sevgiler.
Şairem şiirin tarihine baktımda ne kadar uzun zaman olmuş ,iyiki dönmüşsünüz ne iyi oldu gülnağmesi dinliyorum hüzüngülleri yağdırıyor yürek sesiniz tebrikler her iki yüreğede sevgimle selamlıyorum...
Ağır akşamlar usul usul çökerken şehre, Solgun camlarda can verdi ışıklar. Bir kızıl “Ah!” koptu içimden. Ufuk boydan boya Yüz hüzne boyandı. Çok beğendim bu satırları. Gün batımının, şiire vuran renkleri harika anlatılmış. Şiirin içinde emek kokan çok satır var. Çok beğendim, şiirinizi de. Sevgi ve saygılarımla.
Dağların ardında, O yerde midir, sevda yüklü yarınlar? Yoksa sımsıcak, çığ gibi Düşlerimi besleyen gönlümde mi?
EVET ÇOK DEĞERLİ DOSYT YÜREK, UZUN ZAMAN OLMUŞ BENDE DEĞERLİ GÖNÜLSAYFANIZA UĞRAMAYALI..İYİKİ SAYFAMA UĞRAMIŞINIZ..FAVORİ LİSTEME TEKRAR ALDIM İSMİNİZİ..BUNDAN SONRA DAHA SIK GÖRÜŞMEK UMUDUYLA.. HARİKA BİR ŞİİR OKUDUM GÖNÜL SAYFANIZDAN...ÇOK GÜZEL VEDE ANLAMLI BİR DUYGU PAYLAŞIMIYDI.. YÜREĞİNİZ VEDE KALEMİNİZ DERT GÖRMESİN..KUTLUYORUM GÜZEL İNSANI VEDE EMEĞİNİ.. SELAM VE SAYGIMLA
KNİSK tarafından 9/18/2012 11:31:45 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bu şiirde çizilen bir duygu tablosu var şair bu duygu renklerini çok harika bir şekilde sonunu felsefi bir tefekkürle taçlandırmış özgün bir çalışma olmuş selamlar :))
Deva diye yüze sürülür; Bir küçük ışık, şık bir tebessüm… Çepeçevre özlem iklimini doldurur, Düşler ırmağı sonsuz bir nur. Çile yumağı savrulur iplik iplik, Ruhumu umuda bağlayan bir bağ olur. Şu titrek, kırık kalbim, Ipılık baharların, pembe hayaliyle avunur.
DUYGULAR HEM ŞİİRDE HEM YORUMDA RESİM GİBİ NAKŞETTİ GÖNÜLLERE KUTLARIM İKİ GÜZEL DOST SEVGİLER OLSUN YÜREĞİNİZE....
Güz akşamları, güz geceleri serinimsi geceleri içerir. Yazdan çıkmışızdır; bunaltıcı sıcak akşamlar bitmiş, hafif esen rüzgarın tatlı serinliğine bırakmıştır karanlıkla tanıştığımız o anları. Bunaltan sıcaklardan sonraki bu serinimsilik bir rehavete yol açtırır ruhlarda; tatlı bir rehavet...
Böylesi güzel de olsa güz akşamları, adı yine de sonbahar işte... Yani kış öncesi mevsim. Yani hüzün... Yani tutunulan dallardan kopma zamanı...
İşte şiirin ismi böylesi bir fikir jimnastiği yaptırdı hemen.
Bu güz akşamlarında hele bir de gurbette olan varsa... Özlem acısı yakıyorsa yüreği... Daldan kopma anı çağrışıyorsa...
Jimnastiğe az daha devam ettim ama; yeter! Hüzne boyamamak lazım... :) Gülmek dururken...
Resme dikkatle baktım, inceledim. Yalnız bir güz akşamında tatlı hayallerin ne güzel simgeselliği yansımış şiire. Anlattığı, rengi ile çok güzel bir resim seçimi. Mısraları destekleyen ve şiirle içiçe.
Seslendirme... Bu konuda benim susmam lazım. Şiiri seslendiren ben olunca, bu konuda yazsam; ya melankolik duygularım yansıyacak, ya da kendimi yereceğim :))) En iyisi susmak ve dışardan yazılanları izlemek..
"Ağır akşamlar usul usul çökerken şehre, Solgun camlarda can verdi ışıklar. Bir kızıl “Ah!” koptu içimden. Ufuk boydan boya Yüz hüzne boyandı. Karamsar renkler duruyordu ufukta; Yalnızlığın yanık nağmesi, Çınladı durdu sırlı sonsuzlukta."
"Offf" desem kabalık etmiş olurum ama; bu dizeler dedirtti. Müthiş bir anlatım, müthiş bir yürek akışı mısralara.
Yalnızlığın karanlığında yok olan geçici ışıklar. O geçici ışıklar yalnızlığı aydınlatamıyor. Ufuktaki karanlığın, yani beklenenin gelmesi ve ufkun parlaması yüreği ferahlatacaktır. Şehrin ya da odanın lambası ancak camlarda kayboluyor. Bir kızıl ah, ufkun yüz hüzne boyanışı, sırlı sonsuzluk...
Giriş mükemmel ve hüzün akıyor oluk oluk. Öyle ki; akan hüzün sadece yazanı vurmuyor.
" Dağların ardında, O yerde midir, sevda yüklü yarınlar? Yoksa sımsıcak, çığ gibi Düşlerimi besleyen gönlümde mi? Dallarda kalan üç beş kuş da Katılıp gitmiş göç kervanına. Benzi sapsarı güz yaprakları, Dönerken yeryüzü ölü toprağına, Düşüyor teker teker Hazanın yumuşak kucağına…"
Girişteki fırtına müthiş bir tufana dönüşüyor bu bölümde duygu olarak. Dağların ardındaki beklenende mi ki yarınların mutluluğu? Yoksa sadece düş dolu gönülde mi? Bu iki düşünce çatışmasının yürekteki med cezirini hissediyoruz mısralarda. O med cezirden ise umutsuzluk çıkıyor. hazan yapraklarını döküyor ve umut sararıp soluyor.
Yürek yanıyor okuyanda da...
"Gölgeler üşüyor, gözler nemli. Bu âlemde en gizemli, en önemli Ölüm hakikatidir, kanımda donan. Zaman sadece bir merdiven, Sonsuz gecelerin ardına uzanan…
Üzüntü gözlere yansımış bile. Gözden boşalmış bile yaşlar. Ölümün tanımı yapılmış ve belli ki ölüm düşünülmüş. Umut çok gerilerde kalmış. Merdiveni umuda değil, zamanın acımasız sona erişliğine dayamış mısralar ve mısraları yazan o anki ruh hali...
"Dağlar mor, dallar kırık, yollar sarı. Karşımda can çekişen şu sonbaharı Gördükçe titrerim. Güz akşamlarının gurbet yarası, Sızım sızım sızılar gurup sonrası. Elimde yar mektubu, dilimde sıla türküsü. Uzanır göklere kat kat Engellerin kalın örtüsü…"
Sonbaharın sararıp solan hali vuslatın olmayacağı düşüncesini öylesine getiriyor ki... Akşamın yalnızlığı, gurbettekini özleyiş ve gelemeyeceğini hissediş ufku iyice karartıyor. Engelleri o denli çok görüyor ki; vuslatın imkansızlığına kanaat oluşuyor.
Hüzün artık mısralardaki gibi; gökyüzüne kat kat dizilmiş...
"Deva diye yüze sürülür; Bir küçük ışık, şık bir tebessüm… Çepeçevre özlem iklimini doldurur, Düşler ırmağı sonsuz bir nur. Çile yumağı savrulur iplik iplik, Ruhumu umuda bağlayan bir bağ olur. Şu titrek, kırık kalbim, Ipılık baharların, pembe hayaliyle avunur."
Finalde tüm hüzne rağmen umut işlenmiş. Hem de sanatsal ifadelerle ve bu mısralara "İşte şiir" dedirtecek şekilde...
Resim, seslendirme, başlık, şiir... Hepsi içiçe ve burada. Ben büyük bir haz aldım.