geceye saklanmıştı sensizliğin ayak izi sendeleyen gözyaşlarıyla arşivliyordu içindeki gurbetini
kirpiklerinde pusu kurmuşken hüzün sohbeti derinliklerinde sırlar saklı sanki bir yanı kalmamıştı geçmişin doğurganlığının
biliyordu hasretin yollarında okunduğu gibi yazılmaz naif bir eğri o yüzden not bırakmadı vuslatın eteğine üzülmek istedi daha güzel oluyordu hüzünsiyah giyince
ruhundaki teselli sokaklarında ne aşk vardı ne de yürek izi ruhunu izliyordu ölü harelerin gözkapakları yürüyordu yürüyordu
nedendir hala göremiyordu karanlık kendi tövbelerini
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Karanlığın tövbeleri şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Karanlığın tövbeleri şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
"Zannım devrikliğine devriliyor adıma düşen gizin. Sensizlik kifayetsizliğinden öteye gitmiyor cinnetim. Tövbe, aklımı kayırmayacağım bir daha ...Dipteyim. Koynumda ayaza çalan yokluğunun ayak izleri… (aşk gibi)… Aklımın zoruna iliştiriyorum hesapsızlığımı, Ben sana karanlığından yakalanıyorum hep. İşte bu yüzden gözlerinin dermansız uçurumlarında İstanbul´u arayışım ve sana İstanbul boyu kadar yalnızlık kalışım. Yüzümün İstanbul uzantısı! Hangi bana gitsem yine yanıma kalıyor sus boyu sensizlik.
Parmaklarım kendi hayaletine güç yetiremeyen aşkın sonsözünde ‘yok’ pahasına yırtarken kelimeleri, bir ucundan hayasızca bağırdığım adının zulme heva sessizliğinde kör-topal zifte çekiyorum düşlerimi. Kararan bahtın ağdalanamayan şizofreniyim ben Yar/a bere içinde dualarım ve yangından sadece yalnızlığımızı kurtarabiliyorum..."
"Zannım devrikliğine devriliyor adıma düşen gizin. Sensizlik kifayetsizliğinden öteye gitmiyor cinnetim. Tövbe, aklımı kayırmayacağım bir daha ...Dipteyim. Koynumda ayaza çalan yokluğunun ayak izleri… (aşk gibi)… Aklımın zoruna iliştiriyorum hesapsızlığımı, Ben sana karanlığından yakalanıyorum hep. İşte bu yüzden gözlerinin dermansız uçurumlarında İstanbul´u arayışım ve sana İstanbul boyu kadar yalnızlık kalışım. Yüzümün İstanbul uzantısı! Hangi bana gitsem yine yanıma kalıyor sus boyu sensizlik.
Parmaklarım kendi hayaletine güç yetiremeyen aşkın sonsözünde ‘yok’ pahasına yırtarken kelimeleri, bir ucundan hayasızca bağırdığım adının zulme heva sessizliğinde kör-topal zifte çekiyorum düşlerimi. Kararan bahtın ağdalanamayan şizofreniyim ben Yar/a bere içinde dualarım ve yangından sadece yalnızlığımızı kurtarabiliyorum..."