Cübbeli Urbanşehrin gürültüsü uyanıncaya kadardı hayatın sigortası ! kimi kırıklarını toplar caddelerden ellerini kanata kanata kimi de aynaya düşen sûretini tokatlar yalnızlık korkusuyla dağınık yatağından kaldırılarak ayağa dikilir karanlığın o koca meşâlesi yavaş yavaş çıkartılır üstünden boyası akmışçasına soluk olan cübbesi içindeki çekmeceler boşaltılmış , külfetinden kurtulmuştur artık urban güneşin eteğine saklanan mavi nefesi mahkûm edilmiş rüzgara karşı şimdi emânete bırakılan gökkuşağının salıncağında aralarlar gözlerini birbirinin aynısı gibi toprağı çiğneyen adımlar , âsumanın nû duruşuna seyirci yüzünün duvarları dökülmüş bakışların sıvası da çatlar kurşûni renge boyanmış tenin ceplerinden düşer kırmızı şakağında kinâyeli kaçışların gizleri gün rötuşlanmamış her masalın gerisinde bırakılan kalıntıları dağıtmakta saat kimliğe vuruyor yol kılavuzunu arıyor sanki şehir bir eşkiya 13/07/2011 |