zamanın en soluk en ücra mevsimlerinde kaybetmeli kendini nice yıllar sonrasının gurbet dönüşü gri bir gündönümünde ve artık bu yüzden misafir gibi belki
unutulmuş olmalı herşey takvim yapraklarında unuturcasına kendini yok sevgilerin kendi yoksulluğu ve elden gidenler solgun yüzleriyle uzak iklimlerde eski sevgililerin yaşadığı
yalnızlığın sesinde dinlemeli biraz kendini kuruyan yaprakların serin gölgesinde ne sıcaktır elleri sessizliğin çığlığı değer bir kum satinin masum cesetlere habersizcede olsa yaşayan ölü ruhlardan duyabilmek için yürek seslerini en çok da kendi içinde kaybettiğin yıllardan
artık çekip gitmeli buralardan ….
Mert YİĞİTCAN 13 temmuz 2011 küçüksu / istanbul
Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Biz ne kadar da unutalım desek de bazı yaşanmışlıklar unutulmuyor.Yürek hükmetmiyor unutmaya ve bu şiiri yazdırıyor.Güzeldi dost kalem.Yüreğine sağlık.Selamlarımla...
Sen de gitme bir yerlere değerli dostum.Az sayıda değerli adam kaldı memlekette haklısın şiirlerinden tad aldığım ender insanlardan birisin var ol . :))
mehtaba karşı tüm maskeli insanların yırtalım gitsin maskesini, belki altından onur çıkar:)) ... saygılarımla... var olasın, gitme bir yere kalmadı adam gibi adamlar fazla...
Kim kendinde ki şair :)) Herkes başka başka derilerde başka ruhlarda sahte yüzleriyle başka hayatları yaşıyor zaten :)) Biz kendimize acıyalım gel bir şişe açalım eskimiş mazilerden :)) Var olun. Saygı ve sevgiyle.
Sen de gitme bir yerlere değerli dostum.Az sayıda değerli adam kaldı memlekette haklısın şiirlerinden tad aldığım ender insanlardan birisin var ol . :))
mehtaba karşı tüm maskeli insanların yırtalım gitsin maskesini, belki altından onur çıkar:)) ... saygılarımla... var olasın, gitme bir yere kalmadı adam gibi adamlar fazla...
Kim kendinde ki şair :)) Herkes başka başka derilerde başka ruhlarda sahte yüzleriyle başka hayatları yaşıyor zaten :)) Biz kendimize acıyalım gel bir şişe açalım eskimiş mazilerden :)) Var olun. Saygı ve sevgiyle.
İsterdim ki, her gidişin bir dönüşü olsun! Ardından buğulu gözlerle el sallayanların, yüzlerinde kocaman bir gülümsemeyle kollarını açtıklarını da görebilsin her insan! İsterdim ki, söylenmemiş sözcüklerin, kurulmamış cümlelerin değil, sadece; söylenmişlerin, kurulmuşların pişmanlığını duyalım; “üzgünüm!” diyecek zamanımız olsun! Bağışlanmayacak kadar büyük olmasın suçlar! İsterdim ki, sığınacak bir liman bulabilelim fırtınanın ortasında; yürek dardayken, vazgeçme!” diyecek dostlarımız da olsun! İsterdim ki, kaybetmeden önce ağlamayı, söylemeden önce düşünmeyi, nefretin tuzağına düşmeden tartışmayı da bilelim. İlla, “savaş” tehdidi altındayken atmayalım, “barış” çığlıklarını... İlla, sevilmemiz gerekmesin, sevebilmek için! Dünyanın yalan olduğu genellikle bilinir de, hani bazen söyletirler insanı; “Dostluk, sevgi yalanmış!” diye... Gelip geçici dense, dilimizin ucundadır; şan, şöhret, güzellik... İsterdim ki, kimsenin aklından çıkmasın, gelip de geçtiğimiz... Bir yolculuğu güzel yapan, yanımızdaki insanlardır ve her birimiz, bizlere ödünç verilmiş bir hayatı yaşarız. İsterdim ki; kadri, kıymeti bilinsin; aynı zaman dilimini paylaşıyor olmanın! Kimse susmasın konuşması gerekirken; sadece, kazanacakları kavgalara girişmesin insanlar! Düşlerimiz olsun, kimsenin cesaret edemediği türden! İsterdim ki; acı rehberlik etmesin mutluluğa; ölüm, gözümüze sokup durmasın hayatı; hasrete ihtiyaç duymasın vuslat! İhanetin karası sürülmesin alnımıza, ayazı vurmasın gözlerimize; kağıt üzerindeki gibi, öylece durmasın yüreğimizde sevgi, bir işe yarasın! Yaşlılar kimsesiz, gençler yarınsız kalmasın. Hazan değmesin gülümseyen yüzlerine çocukların! Başı önde gezmesin insanım; aynalar, kırılmasın utancından! Bana dokunmayan yılan bin yaşamasın, çuvaldızı tatmadan, saplanmasın iğneler! Boşlukta sallanmasın uzatılan hiçbir el; bulunsun, her selama bir karşılık veren! İsterdim ki; acılar acımız, sevinçler sevincimiz, haksızlıklar kavgamız olsun! İsterdim ki; hepimizin bir türküsü olsun yüreğini titreten, bir şiirimiz olsun umudun tükenmediği, bir amacımız olsun, uğruna bir ömrün harcanacağı türden... Bizsiz, bir hiç olsun şu kainat! Gel gör ki, mükemmel bir dünya değil yaşadığımız; görünen o ki, mükemmel de olmayacak; ne O, ne biz! “Bir insanı sevmekle başlayacak her şey!” demiş, Sait Faik Abasiyanik... Isterdim ki, bir insani sevmekle başlayalim! Ama, öyle böyle degil, her şeye rağmen,barışın sicakligiyla kalin şâir...
gordion tarafından 7/13/2011 5:16:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
yalnızlığın sesinde dinlemeli biraz kendini kuruyan yaprakların serin gölgesinde ne sıcaktır elleri sessizliğin çığlığı değer bir kum satinin masum cesetlere habersizcede olsa yaşayan ölü ruhlardan duyabilmek için yürek seslerini en çok da kendi içinde kaybettiğin yıllardan
artık çekip gitmeli buralardan ….
güzel dizelerdi güzel anlatımdı saygı duydum yazan kaleme
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.