Yorgunluk
her bitişin ardından, yanmadı mı bu yürek
her karanlık geceden, hesabı sormadı mı her kapanan kapıdan, dersini alsa gerek deniz dalgalanıp da, yeniden durmadı mı parçalara bölündü, yeniden kenetlendi uzaklarda gördüğü, yıldıza kilitlendi parça parça eksildi, sonsuza kanatlandı zincirlerden sıyrılıp, ateşi sarmadı mı bir nefeslik canını, fedaya hazır idi padişah olmasa da , sarayda vezir idi en ala kördüğümü, zekayla çözer idi sırçadan kaleleri,tek taşla kırmadı mı sendeledi düz yolda, hendek kabusundaydı gözleri açık iken, derin uykusundaydı iniş aşağı sandı, oysa yokuşundaydı en büyük tuzakları, kendine kurmadı mı boş gürültüye pabuç, bırakmadı ya güya yelkenleri indirdi, hareketi bol suya ağzından çıkanları, sağır kulaklar duya kurşunları boşlayıp, sözlerle vurmadı mı kovasını saldığı, kuyular susuz çıktı kapısını çaldığı, riyakar huysuz çıktı kaşığını daldığı, çorba da tuzsuz çıktı somun lokması bile, dilini burmadı mı hoyratlıkla ölçülür harcadığı seneler cımbız ile tutulmaz batırdığı iğneler kalburla alır günü, saniyeleri eler zaman ipliği ile paspaslar örmedi mi tek kanatlı serçeyi, kafeste emin bildi koskoca yalanları, yanıldı yemin bildi bataklığa yürüdü, dibini zemin bildi akbabayı havada, uçarken görmedi mi kuştüyü yorganlara, bürünse de gerçekler yanardağın ardında, elbet patlama bekler damla damla çoğalıp, ağırlaşınca yükler yoruldum sözcüğüne, sitem de karmadı mı Şahika Güray |
teşekkürler bu güzel satırlar için......