Edali göz
gizlenmiş aşkların
Su gölgesi oldu Edalı bakışın gül kokusunda düşer ayrılık sabaha güneşten önce Gözlerin yolcuyken bensiz kırdı içimdeki yitik aşkları Dallarda yağmur tutan ellerin Hep karşılıksız aşkları tuttu Bilinmez bir kervan kolun Yürüdü dudaklarında ki öpülmemiş sevdan Omuz verişin köprü oldu hasretime yalnızlık süzülür edalı gecelerde baharın tadı Haydi gel ne olursun Sevdayı çiçeklerin renginde Sen yoksun Masamda yırtık kahdeyin içinde şarap tadı oldu kara gözlerin ıslanmış korsan aşklarım kürek mahkumu yoksul tütün acısında okyanuslara açılır bir haydudun kılıcındaki ses gibi aşkına her gün yenilip bağışlıyorum kendimi susma ne olur sen susarsan aşklar ölür bilirsin edalım yiğit şövalyen kılıçla ölmez gün halay olur türkü sevdanda yaprak dökülür yankılanan sesinde yıllar eski aşkları çağırır küsmüş pınarlarda diken kadar acı hasretin eda gözlüm çocukluğun oynuyor masum yüzlü resimlerde topaç çeviren dönmedolaplı aşklar yeşerir mi bilmem yolcusu olduğum düşlerde senden sonra ki yıllar vakitsiz inersen yollara A. Özenç Yaşar 31.03. 2002 Berlin |