ÇOCUKLAR, KİTAPLAR VE HÜKÜMLÜ ŞİİRLER:
’Çocukluğun taşrasında, köpüğün kıyısında uzun ve ağır adımlarla toprakları ve
otları çiğneyerek, daha yeni boyanmış bu gök altında büzüşmüş sen, bir tek sen geceyi kaçıran taşlar atabilirdin. Böyle yarattın kendini, yalnızlıkla yoğrulmuş, iç sıkıntılarıyla yaralı, yürüyerek, yürüyerek kederli kasabalarda. Neye yarar eskilerden söz etmek, neye yarar unutuşun çamaşırlarını yeniden giymek?’ Pablo NERUDA I /İhanetin rahminde piç edilirken aşklar yavşak yüreklerde bize mahçup anılar ve arsız küfürler kaldı hayatın cenderesinde, kalemlerde parmak izlerimiz aleyhimize delil olarak kullanıldı!../ II tutukluk yapmaz cahilliğin silahı!.. karanlığın hırsıza suç ortaklığı yaptığı vakitlerde, bir kaç kişi düşünceyi bıçaklayıp, şairleri de yaraladılar şiirleri de sonra kitapları, kalemleri çocukların ulaşamayacağı bir yerlere koydular sokaklara iltica etti çocukların tehditkar düşleri... yak gitsindi hepsini, yak gitsin!.. yenilginin reddelişiydi oysa çocuklar bu yüzden tanımı yok çocukların, örselenmenin tanımı yok!.. ’ölüm bir baş-ağrısıdır Sudanlı çocuklara’ acının bıçaklaştığı savaşlarda; panzerler çiğnedi Filistinli çocukların rüyalarını yarınları karanlık, gözleri dalgın, bakışları kaygılı ama sıcaktı elleri çocukların... III sterilize edilmiş ihanetlerde, sokul aşkın uçurumlarına tutun tutuna bilirsen yedek bir yasak gibi sabırsızdın günlerin kapısında gizli bir günah gibi yalnız, tartaklanmış çocuk kadar alıngan ve kırılgan yazgısı değişmeyen kristal bir vazo kadar sen çoğal şimdi herkes böyle azalırken bu talan akşamlarda, sesini gasp ettiler ’anadili’ susmalarda bağır bağıra bilirsen!.. (ya)saklı şiirler atlasında yurtsuz acıların ve sözcüklerle ifade edilemeyen esaretin ve söyle sesine sığmayan yağmalanmış türkülerini türküler seni söylemese de!.. türküler seni söylemese de!.. gecenin karanlığında kirli bir aşk ertesiydin sevmeleri kirlettiler, kimse arınmaz ihanetin kirinden senin ömrün kundaklanır bu puştlar pazarında anla anlaya bilirsen!.. biri usulca ansızın çıkagelir, ilişiverir hayatına bu yara bere ikliminde sev seve bilirsen ölüm hükmünde şiirler yaz bu kentin varoşlarına oysa herkesten gizlediğin gözyaşların büyüyen umutsuzluğun, kesik ve kanayan hayallerin kimseye göstermediğin yaraların aleyhine delil olarak kullanılan şiirlerin hepsi hepsi kocaman bir boşlukmuş hayat doldur doldura bilirsen hep kaybederek sevdin sen, kimi sevdiysen hep bir suçmuş gibi... hayatın bütün rastlantılara ve bütün yaralanmalara açıktı öylesine yıkık, öylesine korunaksız hayat soyup, çırılçıplak bırakır insanı giyin giyine bilirsen!.. IV yüreğini bölüş çocukların hıçkırıklarıyla şiirlerini kelepçelerle!.. ölçüsüz acılarını, upuzun yollarla özlemlerini uçurum ıssızlığınla bölüş hayatın en yaralı bir yerinde; kitapların ve ekmeğinin arasına sokuşturduğun hüzünlerin!.. taammüden kastedilen, yüzüne sığmayan buruk ve savunmasız gülüşlerin hep kenarında durduğun hayatta sıradan bir şairin azalmış ve daralmış imgeleriydin ertelenen kaç intihardın buğusunda zamanın kaç gözdün ağlamanın önünde bekleyen kaç yürek kederlerin önünde, kaç matem kaç sızlamaksın vicdanların önünde kaç yanın yetim bir çocuktu senin?.. herkes kimliğini paraya gömerken böyle sen, hangi alfabe de sessiz bir harf, hangi şiirde söz hangi mültecinin sessiz tenhalığında!.. ellerinde kelepçeler eskimiş yaşayarak yeni zaman acılarını savruldun ölümü baştan çıkaran hükümlü şiirlerde hayat soğuk üşümez mi anıların?.. V ah sevgilim bu şiirler beni adam edemedi sessizliğe bağırıyorum şimdi bu sürek avında, yedeğimde hoyrat sevgiler ve sen, uykusuz gözlerimde gecenin yarısısın bir valiz dolusu avuntuyla Diyarbakır’a gitmekti seni sevmek bana hep uzun yol hevesi ayrılıklar, sana acıtan unutuluşlar kaldı oysa daha yaralarımı gösterecektim yalnızlıktan dem vuran şairlere bize ne kaldı?.. telaşı ve utancıyla ilk sevmelerin bütün gece sevişmekten uykusuz kalan yürek ağrısı şiirlerin dışında... bize ne kaldı!.. /İhanetin rahminde piç edilirken aşklar, yavşak yüreklerde bize mahçup anılar ve arsız küfürler kaldı hayatın cenderesinde; kalemlerde parmak izlerimiz aleyhimize delil olarak kullanıldı!../ (Birdal ERDOĞMUŞ/2009) |
bize mahçup anılar ve arsız küfürler kaldı
hayatın cenderesinde; kalemlerde parmak izlerimiz aleyhimize delil olarak kullanıldı!../
Yüreğinize sağlık...