18
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2641
Okunma
Serin iklimlerin adamıyım,
Çocukluğu unuttuğu misketlerinde gizli
Ve bir incir ağacının dibinde uyumaktadır düşlerim
Bir köy evinde çaya bandığım ekmeklerdedir
Memleket tadım
Sevecen bir büyükannenin yanağına saklanmıştır
Yarım öpüşlerim ve gülümseyişim
Toprak ve yağmur ortaklığını sevdim hep
Gül kokulu akşamları ve erik ağaçlarını
Ve renkleri paylaşmayı
Ama en çok, en çok maviyi sevdim
Gökyüzünden umut koparmayı, bir kelebeğin kanadından
Beyaz bir buluta uzanmayı
Koklamayı sarısından papatyayı
Isırganlar arasında koşmayı
Acıya dokunmayı belki
On dört yaşın yaşanmamış heyecanıyla
Büyükannemin göç ettiği günden belki bu romatizma
Bu ağrılı telaş omuzlarımda,
Kim bilir?
O gün giyinmiştim hüznü, sıcak tutar diye
Sızılar duracak sanıyordum bir gün yüreğimde
Büyüyünce..
Evet büyüdüm
Islak sokaklarda bıraktım gençliğimi
Yaşlı bir Çınar’ın serinliğinde biraz
Fazlaca yalan bir şehirde
Her ayrı kaldığımda özlediğim
Kavuşunca nefret ettiğim.
Kara gözlerine vurulup yüreğimi teslim ettiğim
Yarenin yüzüne, ellerine bıraktım
Ah keşke çocuk kalsaydım
Ayrılığa, hasrete, sancıya, alışkındır bedenim
İçime ağlamayı, ağlarken gülmeyi
En iyi bilenlerdenim
Acıları taşıyamayan fakat ayakta,
Yalnız ölenlerden
Derler ya;
Erkekler Ağlamaz!
Hasret adım hüzündür soy adım
Ve suskun gözyaşlarım kimsesizliğime şahittir biraz.
5.0
100% (15)