11
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
4329
Okunma

bu kış cok uzun sürdü
ayaklarını sürüyerek yürüyen inatçı çocuk
infaza gider gibi bir masum
öyle beyaz ve sisli...
saydın mı Delâl?
çentik attın mı duvar kağıtlarına
kuşların kanatlarını maviyle doldurdun mu
gökyüzü çizdin mi düşlerinin küf kokulu hücrelerine
sen...
sahi sen beni unuttun mu?
her yağmur damlasi sen, kar tanesi
rüzgarda narin sallanan yaprak
tenimi okşayan güneşin sıcaklığı
ve gecelerimi süsleyen en parlak yıldız
başımı yasladığım yastığım, üzerime sardığım yorganım
sen Delâl
sen bir kalbin son durağı
ve kanayan yarasısın
bilmem kaç çığ düştü takvim yapraklarına
bilmem kaç buzdan tabut okşadı ayaza kesen şakaklarımı
ellerinin parmak uçlarımdaki sıcaklığı olmasa
ve güneyli bir rüzgar dansa kaldırmasa ağaran saçlarımı
ölünce unuturdum seni....ölünce işte anla Delâl
sessiz sedasız gittin
belkide ben böylesini hak ettim
öpemedim gözünün karasından, koklayamadan baharı saçlarından
bir "veda" kelimesini dudağımla silemeden ağzından
söylemeden
söyleyemeden ....bazı şeyleri
ben masal bilmem
unuttum Delâl...ve zaten hepsi yalandılar
sana her gece usanmadan aynı şiiri okuyabilirim
aynı umutların ışığında
kar tutarken kirli sakallarım
kan toplarken ellerim
son şiiri hiç bitiremeyen Şehriyar
uyursam
İstanbul vursun beni
ve kalbinin en sıcak köşesine şiirlerle gömsünler
gül kokulu sevgimi
mezar taşım imgeler
HaSan