EMANET
ben ki taa bezm-i ervahtan beri aşığım sana , ey Yusuf… ben ki tepeden tırnağa hasrete kesmiş Kenan … ben tepeden tırnağa sürgün bir şehir…
pencereler hasretinde… kapı sana açılan yolun besmelesi, ey aşk… susuz nehirlerin çatlamış dudaklarına bir damla rahmet sözlerin… ha yağdı ha yağacak… oysa ben dört duvar suskunluğu ben bir çöl yalnızlığıyım şimdi… aşka özne ne gerek , nesne ne ? ey sevgili… hiç beklemedim , korkma, dahi beklemem bundan geri… zaten bizim levh-i mahfuz’da dahi / birlikte yazılmadı isimlerimiz… büktüm boynumu razıyım hem de mümin mütevekkil… yorgunum yağmuru çok iklimlerden geldim buldum belki de mu/son/larında kendimi… koyu balçık yollardan yürüdüm bata çıka ve yana yakıla… depremlere çekilen bir ruhun acısı heybemde ve heybemde kanayan çocuk kalbim… ben bu yüzden sulusepken gecelere emanetim ve emanetimdir sana / ey sevgili/ gecenin en karasında unuttuğum gözlerim… gıls |
şiirlerinizi ne zaman okusam hep kaybettiğim birşeyleri buluyorum dizelerinizde..
bu şiirinizde de ona sunduğum ve kabul görmeyen aşkımı buldum
ama şimdi daha iyi anlıyorum neden kabul görmediğini:
''bizim levh-i mahfuz’da dahi / birlikte yazılmadı isimlerimiz…''
siz böyle yazdıkça ben ona daha mı çok aşık oluyorum ne?
şiiriniz için hangi sözcüğü kullansam anlatamaz okudukça doyan gönlümün aldığı hazı...
çok güzeldi hocam yaa...