O'ysa sis...o’ysa serseri mayınlı toprağımda gecemin uyku saatini haber veren zaman zincirime takılan bir halkaydı heple hiçin gizli yemin şahidi sabah ezanı ve çalınan kapımda ırzına geçilen masumiyetimin köşe başı sorgularına veremediği cevaplardı _tek meşgûliyet siz sandığınızdan çıkan_ kimliksiz kimsesiz ve hatta gölgesiz... sis... o’ysa aşka aç dudaklarımla can bulan mahzun günüme yeşil çiçek açan gözden farklı kelime anlamlarına boğulan şiirimdi sis... o’ysa kara buluttan kızıl intihar vakti gelen gelinciğin savrulan özlemiydi öfke/sine cenabet dualarımla kavrulan toprağa düşen yağmur taneleri ve gümüş kadehte çoğalan siyah orkideydi sis... o’ysa aynadaki karanlık köşeden sıyrılan dünümün sıklaşan şeytan nefesiyle mezar taşı basamaklı kulede sessiz çığlıkları sarmalayan zindana koşmasıydı ve bir kıskançlık duvarında yüzlerimi parçalayan doksan dokuz sevgili ismi asılmış tozlu tablolara bulaşan kanıydı sis... _kazanmak zafer miydi?_ 28/8/7 |
kara buluttan kızıl intihar vakti gelen
gelinciğin savrulan özlemiydi
öfke/sine cenabet dualarımla
kavrulan toprağa düşen yağmur taneleri
ve
gümüş
kadehte çoğalan siyah orkideydi
sis...
YÜREĞİNİZE SAĞLIK