Derinlere, tarih öncesine...
Şiir yazmak nedir ki,
Yetenek mi sanırsın, İşte tam da bu nedenle, Her daim aldanırsın... Yazanları okursun... Okursun, okursun ve okursun, Okudukça mutlu olur, Korkarım kendini avutursun... Okursun, okursun ve okursun, Kimbilir belki de içindeki cevheri kurutursun... Maharet yazmakta değil, Okumakta sanırsın, İşte tam da o noktada, Çok fena aldanırsın... Kim demiş yazmak yetenektir diye, Bunu böyle söyleyen, Affetsin beni ama haltetmekte... Yazmak eğer mevzu-u bahisse, Şüphesiz en yeteneksizi benim tüm yeteneksiz şairlerin, Ki sen yazsaydın eğer, Önünde saygıyla eğilirdim, Buna adım gibi eminim... Yazmalısın sen de, naçizane fikrimce, İçinden geçenlerin tümünü eksiksizce... Salmalısın kendini, Bilincinin o en derinlerine, O en derinlerinde ki hazineye, Ki o hazine var sende de bundan hiç şübhe etme, Yerleştiren Zat bekliyor sadece, İnmeni o en derinliklere... Okumak bir fenerdir elinde, Ki kullanacaksın fenerini o en ışıksız derinlerde, O zifiri karanlık mağaranın içinde, O saklı hazinenin peşinde... Biliyorum korkuyor insan o en derinlere inmeye, İçindeki korkularıyla ve kendisiyle yüzleşmeye... Evet, Yarasalar da var o mağaranın içinde, Yılanları da kuytu köşelerinde... Kayıp düşmekte var o dipsiz derinlikler de, Çıkmaz sokaklarda kalma riski de... Ama inmedikçe o derinlere, Hazinenden vazgeçmiş olacaksın, Ki sana emanet edilmişti o değerli hazine, Ta o en derinlerde, ve tam da tarih öncesinde, O Yüce Zat’ın tek bir emriyle... Yazmak bir yolculuktur, Elindeki o kıymetli fenerinle, İnerken o derinlere, O en ışıksız mağaranın içine... Ki bulacaksın duvarlarında Unuttuğun o hiç okunmamış tütsülü mısraları, Duvarlarına yazılıp bırakılmıştı hani tarih öncesinde... Okurken ağlayacak, Okurken hatırlayacak ve de Okurken tutamayacaksın hıçkırıklarını... 22 Mayıs 2011 Photograph by Sisse Brimberg on.natgeo.com/lSCUQl |