Midye sahilinde...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Anlatılanlar tamamen gerçektir... Kare kare fotoğrafları mevcuttur... Yeğenim Zeynep boğulmak üzere olduğumuzu farketmemiş ve 70-300 objektifle fotoğraflamıştır o anları...
Asude ne kadar endişe etse de, yeğenim bizim dalgalarla oynadığımızı düşünmüştü... Ki öyle düşünmeliydi, kimbilir belki de aksini düşünmek bile istememişti...
Her yaz gideriz Cebeci’ye,
Çocuklar yanımızda, eşimle birlikte, Ki mavisi ve yeşiliyle, Sarar seni altın sahilleriyle, Ki o uzun sahillerin de ötesinde, Gizemli ve ıssız köşeleriyle... Geçen yılda gitmiştik işte Cebeci’ye, Güneşli güzel bir gününde, Yanımızda Irmak ve Asude’ye, Katılmıştı yeğenim Zeynebimde... Doğruca yöneldik midye sahiline, Ki ben koydum adını o küçük ve gizli sahile, Kumsalını oluşturan renkli midyeleriyle... Güzel bir gündü işte, Farklı değildi her zaman ki rutinin de... Varmak için midye sahiline, İnmelisin o engebeli ve dik arazide, Biz de indik zaten neşeyle... Yüzdük hep birlikte sahilde, Irmak henüz üçünde, Oturduğu kayadan izledi bizi eksilmeyen ilgisiyle, Korkuyordu halen denize girmeye... Günün ilerleyen saatlerinde, Topladılar midye kabuklarını elleriyle, Sarılıyorduk biz eşimle, Şakalar ve gülüşmeler eşliğinde, Çekiyordu fotoğraflarımızı yeğenim Zeynebimde... Nihayet ikindi vakti geldi, Açıldım şnorkelimle, Denizin altındaki hayatı gözlemeye, Geçen seneki kefalleri görmek ümidiyle, Tekirler kumların üzerinde, Bıyıklarıyla yokluyor zemini sakince... Yengeçler yosunlu kayalıklarda, Tepelerinde silüetimi görünce, Yana doğru yürümekte, Yakışıklı levrekleri göremesemde o sene, Bir hayalet görmüştüm bu seferinde, 3-5 metre ötemde ve hemen önümde, Kanatları ile süzülüyordu o kara gölge, Vatoz denen o ilginç kütle, benziyordu sanki kara bir meleğe... Nihayet akşam saatleri geldi, Dönmeye karar verdim Midye sahiline, Dönüşte baktım eşime, Artan dalgaların öfkesiyle, Düşüp kalkıyordu kayalık bir köşede, Asude ise denizde, İzliyordu hafif bir endişeyle, Annesi panik halinde, Baktım kendisine, ve telkin ettim, dikkat etmeliydi dengesine, Ve nihayet sağladı dengesini ve geldi üzerimize, Çıkmadan şakalaştık dalgalarla birlikte, Eşim bir metre gerimde, Ben de bekliyorum ellerim belimde, Hadi çıkalım artık dediğimde, Dedi ki “gelemiyorum” gözlerinde endişeyle, Hemen ciddileştim ben de, Ki eşim usta idi benden yüzme işinde, O gelemiyorsa durum ciddiydi kesinlikle... Asude çıkmıştı sahile, neyse, Uzattım ben de zıpkınımı eşimin ellerine, Çekecektim ki tam da kendime, Bir dalga geldi tüm şiddetiyle, Yanındaydım artık eşimin ben de, Çocuklar ise sahilde, Başka kimse yoktu görünürde, Katıldım o mücadeleye, Ne kadar kulaçlasakta çekiyordu deniz bizi kendisine, Gözlerim endişeyle sahilde, Irmak henüz daha üçünde, Üç çocuk vardı sahilde sadece, Yoktu işte başka hiç kimse, Yoruluyorduk dakikalar ilerledikçe, Asude bizi izliyordu, duramıyordu ki yerinde, Benim gözlerim ise halen Irmağın üzerinde, Çıkamazsak ne yapacaktı çocuklar o sahilde, Düşündükçe ruhum delirmekte, Ölmek sorun değildi de, Ne olacaktı ya o yetimler geride, Nasıl döneceklerdi dedelerinin evine, Hele böylesi felaket bir haberle, İşte anne babaları gözleri önünde, Gidiyorlardı Kara-Deniz’e, Bir daha geri dönmemek üzere, Batıp çıkıyorduk azgın deniz de, Ne yaptıysak nafile, Artık salmak istiyorduk kendimizi denizin soğuk derinlerine, Eşim boğuluyorum artık ben dediğinde, Kanı çekilmişti gördüm yüzünde, Bakıyordu artık ümidini kaybetmişçesine, O anda bir şeyler koptu yüreğimde, Olmaz dedim kendisine, Vazgeçemeyiz, görmüyor musun yavrularımız sahilde, Asırlar geçti sanki o azgın deniz de, Ama ne yapsak yine de yok bir çare, Panikleseydik gidecektik hemen derinliklere, Bir daha görünmemek üzere, Ama vazgeçmesekte nafile, Sanki son nefesimi veriyorum her seferinde, Son kez bakıyoruz işte Kızlarımıza dünya gözüyle, Seslenemiyoruz ki kimseye, Çocuklar görmemeli asla bizi o halde... Ah Irmağım o kayanın üzerinde, Sakince oturuyor her zaman ki sevimliliğinde, Gözleri her an üzerimizde, Oturuyor usulca ve de sakince, Farkında bile değildi neler olup bittiğinden kanaatimce, Yutacaktı o Kara-Deniz anne-babacığını işte, Görecekti 3 yaşında ki o masum gözleriyle... Allahım yok böyle bir işkence, Yardım et ne olur bize, Lütfen kızlarımın görmesine izin verme... Asırlık çabamızın ardından sahil yönüne, Artık fazla vaktimiz kalmadığını düşündüğümde, Aklıma geldi son bir çare, Ki değerdi mutlaka son bir denemeye, Görmüyor musun deliriyor zavallı Asude... Dedim ki eşime, Yüzmeyi deneme artık sahile, Son nefesimizi saklayalım sahilin paraleline, Belki de ilerleriz böylelikle... Canlandı birden sevgili eşimde, Çevirdi yüzünü doğu yönüne, ve başladı ilerlemeye, Yeniden doğmuştu sanki güneş doğu yönünde, İlerlemişti işte birdenbire, Ben ise bitmiştim artık dayanamayacak mecalimle, Kulağım sanki o son nefesimde, Uzattı elini eşim tam da ben bittiğimde Çıkmıştı bir kayalığın üzerine, ve çekti beni kendisine, Nihayet kurtulmuştuk inanamasakta işte, Donup kaldım o kayalığın üzerinde, Nefeslendim saniyelerce, ki korkuyordum kayadan inmeye, O azgın denizle yeni bir mücadeleye... Çok şükür kurtulmuştuk nihayetinde, Duamız kabul olmuş, son bir şans vermişti Rabbim bize... Ki Rabbim kimsenin başına böylesini vermeye... 24 Mayıs 2011 |