İnsanlar gider şarkıları kalır Şarkılar var uzun Yüzyıllar dolanır Şarkılar var kısa Söylendiği yerde kalır Şarkılar var benim şarkılarım Söyletmezler içimde kalır ...
’ Aziz Nesin ’
/her şiir şairini ararken yorulur biraz şiirsiz şairlerin yitikliği yokluktandır şairsiz şiirlerin garipliği sahipsizlikten/
gemiler dar boğazlara sürüklenir ben sana koşmak için niyetlenirim sen bana susmak için can atarsın geç kalmış bir yorgunlukla bekleriz böylesi günler ömrümüzden ömür alır
-kanatlarım kırgın, bir yere konmam gerek derken bir kavşakta nutku tutulur adımlarımın güzergah değiştirmeye nazır bakışlarda kalırım uzaklığın gözümü ürkütür o vakit
boğazımda bir düğüm zayi bir çığlıkla gelen alaturka nidalar biraz mandolin hüznü
’benim için sakla şiirlerini okumaya geleceğim apansız’
zaman nasıl da daralır rüzgarların suskusunda tükenir umutlar yoksun avuç içlerinde oysa tükenmesin isterim solukların derdim, zenginlikten gelme bereket artığı aşk yoksulu duvarlarda çerçeve izi gibi sahipsiz kalır
gecenin dönümüne şahit olurum dolunaya gebe kalmış o laciverdimsi gökyüzüne selam verir saygı duruşum güneşim üzülür ’bağrı yanık’ aşklara güneşim buz tutar hüzzam makamında bir kahır sitemlerden arınmayan ağaç gölgelerinde su olur nemli telaşım
şaşırmak isterim şımartılmış günlerde ipe dizmek gelir içimden sevgisizliğin ıslak geçmişini ama şaşırtmayı sevmez kimse dış kapının madallarını içerde de saklar birileri ayrıcalıklar ikileminde mercan şahanelikleriyle asamam gelmişi / geçmişi bir ağrı ağırlığıyla oturur kalbime
ben masalları severim bir de pazar konçertolarında çocukluğumdan kalma ayak izimin saydamlığını özlerim koyulduğum her hikaye biraz seni andırır raks bu ya hep sana döner pusulasız değirmenlerim
hınzırlıktan her geçişimde yakalanırım hırsız gibi bakışını çaldığım gözlerinin hükümranlığında kirpiklerinin deviniminde kaybolursun bilmediğin iklimimde
’özle beni soluk soluğa geleceğim beklemediğin bir türküde’
en sonra sıraya dizilmiş vagonlar gibi sevilmeye aç gözlerin gelir aklıma - kumral sevişlerimde - peşi sıra ellerin parmak uçlarından öpmek her iç çekişinde ve titrediğinde sesin çoğalmak çoğalabildiğim her türküde
heyecanla beklemek her vakitte ibadet gibi yansımak dilemek belki de senfoni kırığı aşkın zemheriye çalmış hasretiyle yanmak sevdiğinde
bazıları hep sevse bazıları hep sevilse hazin bir türküden bulaşmış gibi kırmızı duvaklı ayrılıklar örtülmese saçlarına sevda gelinlerinin sonra başlamasa bir yiğit;
’men onu sevmişem bir ilkbaharda o beni terkeyledi boranda garda’
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
kumral sevişler şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
kumral sevişler şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
men onu sevmişem bir ilkbaharda o beni terkeyledi boranda garda’
baştan sona şiirdi fakat final başka bir şeydi şiir ötesi bir seslenişti terk edilmiş, kaybolmuş kavuşma umuduyla düğümlenmiş serzenişti... özellikle video klipi bu derece uygun düşüren şairi ve şiiri kutluyorum
Suyun yemek borusundan mideye geçişi gibi gemilerin ıslıklarında sürünen hayallerimiz ardınca hep sevgiliye bir vuslat vardır.
Yorgunluğumuz olmadığımız yerde bulunmaktan gelir, sevgiliden uzak da ve böylesi günlerde ölüm daha çok gelir insana.
Vuslata eremeyen ve de sevdiğine istediği gibi sarılamayan can da kendisini kanatları kırık bir güvercin misali nutku eksik bir canlı olarak kabul eder. Uzaklarda kalan, uzak olmayan ümit susayışıdır hep bu hali yaşatan ve tattıran.
Boğazında düğüm düğüm beyhude bir çığlık, feryat kopar kadının sesinden. Alafranga haraplığında altın bir şarkı olur 45’likler. Biraz keman, biraz mandolin ve az da viyolin.
Ve çok hazin bir çığlık gibi gözüken sestir o:
//Benim için noktasını koy mısranın..Ben şiirini yazacam yeni bir şiir senin//
Aşk yoksulu duvarlarda çerçevesinde parmak izleri vardır kadının. Biraz ümittir, çoğu zamanda gözyaşı!
Ve ne kadar yaz da olsa yazılar ve kasırgalar susuz da bıraksa yüreğin vuslatını hüzzam makamında, sitemlerin bal bal yapıştığı çekilmez bir kahır olur bağrı yanık aşkların odaları.
Ünlü bir şairin terminolojisi gibi (Y.O), sessiz yeni bir çığlık daha kopar:
’bekle beni kurşuna dizeceğim zamansız gitmeleri’
Ve yeni bir güzellik gibi şaşırmaktan bahseder kadın, kurşun misali şipşak oturuveren ürkekliğin ayrıcalıklığı kalmamış incilerinde.
Ne de olsa hep doğru söylemiş ya büyükler...Bu yüzden bir şarkı gibi yaşanırmış derlerdi de aşklar, kimse inanmazdı..
Şair de bunu bildiğinden, şarkı ile bitiyor yine şiirinden..
Üşüte üşüte ilhamları...
İlham bir sonra ki düşüne yoğrulmuş damla damla yine...Kutlarım...
HakkınSesi tarafından 5/19/2011 12:13:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
şiir
DOYUMSUZDU
fulya.