AL BENİ SAR YARANA:
Sabahın sağır sessizliğinde uyruğu değişmeyen acılarım
ve elleri arkadan bağlı şair çaresizliğim olmasaydı keşke! Keşke, yaşam böylesine ağır ve irkiltici olmasaydı keşke, insan kanından beslenenler olmasaydı. ’Keşke, insanın yaşam hakkı daha doğmadan gasp edilmemiş olsaydı..’ I Şimdi, dönüp upuzun yıllara b/akıyorum; gecenin, sabaha uçkur çözdüğü saatlerde uzak bir taşra kentinde yürüyorum, iflah olmaz yaraların yörüngesinde... Zamanın belleğinde kurtlanmış anılarım masum bekleyişlerde... Kimileri uzaklarda, yaslı susuşlarda bıçaklanmış uykularda ve hep aynı şarkılarda... yaralarım çocuklarda, çocuklarsa büyümekteler silahların saçağında yaşamaktan yorulmuşcasına! II Hayatın ana rahminde yeniden yaşamaya durdum feodalizmin boğucu karanlığında; mahçup sevdaların hicranıyla düşlerimi yaslarım deli rüzgarlara bozgunların sultasında... Ve ben hep gecikmiş çığlıklarda bağırırım bağırırım, aldırmaz Palandöken! III Hangi savaşlar ne adınadır: Ne adınadır yıkımlar talanlar yağmalar... / Siz mi yarattınız ki dünyayı kimseyle paylaşmazsınız! / IV Harcadın hayatını kulaklarında martıların çığlığı vurdular sevincini yaralarına leş kargaları üşüştü şair yenildi söz düştü! artık sığdıramazsın kendini hiçbir an’a al beni sar yarana... Al beni sar yarana... Birdal Erdoğmuş - NOT: Kız çocuklarını okula gönderin: Gönderin ki onların hayatlarını, yarınlarını gasp edenlerden olmayasınız. Gönderin ki yıllar sonra sizi koruyup, kollayan, muhafaza eden birileriniz olsun. Göndermezseniz, ne sizin masumiyetiniz, ne de onların masumiyeti sizi kurtarmaya yetmeyecek! |