Son
son bakışın çakılı hafızama
siliyorum son defa sen elveda derken kirpiklerini aşan fırsatçıları susma konuş duyamıyorum yankılanıyor yoksa gidiyor musun? gitmek öyle kolay değil savaşa hazır olmalısın duygularınla okşadığın gururun yerden yere vuracak seni her an kanayan dizlerin ağrıyan başın yolduğun saçların geçen zamanın alıp götürdüğünü geri getirmeyecek yetmeyecek yürek acını dindirmeye veda ederken titreyen ellerin üşümesi ya gözlerin hiç düşündün mü? kalpten dudağa ifşa edilen veda sözcüğü dile geldiğinde yağmura nazire yaparcasına boşalan sağanakla çağlayacak biliyorum son defa sileceğim gözyaşlarını yelkovan akrebe çakılı kaldığında vaktin geceyi biçtiği zaman ayak izlerini yanına al sana kal demeyeceğim git diyemeyen dilime inat peki dudakların gidiyorum derken titreyen altı çizili cümlelerde kısılan sesine eşlik eden geçiyordu üzerimden silindir gibi her veda sözcüğü geç kalma vakit şafak vakti vakur kimlikte dik duruş için yansa da onurunla gururunla "ben gidiyorum"diye haykır değil bakışınla efsuni sesinle yaktığın od bırak sine-içak ta kalsın kalmasın ayak izlerin karda bile olsa Şiir:M.ZORLA Yorum:Z_Ö_BİLBİÇ Ses dosyasının hazırlanmasında sesi ile sonsuz emek sahibi sayın Züleyha Özbay Bilgiç hanımefendiye müteşekkirim. |
sarı lalelerle karşılamış hocam / dostlarını
Züleyha'nın bugulu sesi ikram oldu
şiirse duygularımızı ezdi geçti
var olun hocam